Başında p olan 3 harfli 40 kelime var. P harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde p harfi olan kelimeler listesine ya da sonu p harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında p bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PEY
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası
- "Pey vermek. Pey almak."
-
[isim]
Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası
- POG
-
-
[sıfat]
Gür ve uzun (bıyık)
-
[sıfat]
Gür ve uzun (bıyık)
- POY
-
-
[isim]
Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 cm yükseklikte, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)
-
[isim]
Tohumları kırmızıbibere benzeyen, 10-50 cm yükseklikte, karabiberle karıştırılarak pastırma çemeninde kullanılan bir bitki (Trigonella joenumgraecum)
- PER
- ...
- POT
-
-
[isim]
Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
- "Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Gri redingotlu efendi, bir pot kırdığını hemen anlamış olacak ki sözünü çevirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Poker vb. iskambil oyunlarında oyuncuların tümünce ortaya sürülen eşit miktardaki para veya fiş
-
Yanlışlık, hata, gaf
-
[isim]
Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım
- PAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eğik olarak kesilmiş kenar
-
Bir yapı elemanında eğik bir yüzey elde etmek amacıyla keskinliği giderme
-
[isim]
Eğik olarak kesilmiş kenar
- POP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler
-
[sıfat]
Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler
- PUF
-
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- "Aynanın önündeki kumaş kaplı, arkalıksız, kabarık, yumuşacık pufa oturmuş." (Refik Halit Karay)
-
Kaba, kabartılmış, yumuşak minder
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- PİS
-
-
[sıfat]
Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
-
Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan
- "Lağım suları pistir."
-
Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı
- "Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Çirkin, sevimsiz olan
- "Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Dinleyenleri utandıracak durumda olan (söz)
- "Pis sözler."
-
İçinden çıkılması çok güç, karışık
- "Pis bir iş."
-
[sıfat]
Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
- PUL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Posta parası karşılığı mektuplara, damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası
- "Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bazı giysilerde süs olarak kullanılan parlak, incecik, genellikle metal levhacık
- "Arkasında bir omzu tamamıyla açık, altın pul işlemeli bir akşam tuvaleti vardı." (Halide Edip Adıvar)
-
Tavla oyununda kullanılan, plastik, tahta vb.nden yapılmış yassı yuvarlak levhacık
-
Vida, cıvata vb. şeylerin boynuna geçirilen, ortası delik metal levhacık
-
Propaganda amacıyla kullanılan yazılı küçük kâğıt
-
Üzerinde bulunduğu organa yapışık, biçim ve yapıca çok basit yaprakların her biri
-
Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin vücudunu kaplayan boynuzsu, sert levhacık
- "Bir adamla minimini bir kız çocuğu elleri balık pulu içinde balık avlıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Akçeden küçük metal para
-
[isim]
Posta parası karşılığı mektuplara, damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası
- PEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Arka, art
- "Biz kuru canımıza razıyız, diye peşimizden geliyordu." (Falih Rıfkı Atay)
- "O şimdi koltuk peşinde."
- "Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor."
- "Diploma peşinde koşuyor."
-
Elbisenin etek kısmı
- "Her biri bir yere, ekmek parası peşine gittiler, kendi başlarını da kurtardılar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Niçin gideceğimizi evvelden uzun uzun konuşup kararlaştırmışız gibi peşine takıldım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Arka, art
- PÜR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Dolu (II)
-
[sıfat]
Dolu (II)
- PAF
- ...
- PÖÇ
-
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
-
[isim]
Kuyruk sokumu kemiği
- PİK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Dökme demir, font
-
[isim]
Dökme demir, font
- PEÇ
-
Kelime Kökeni : Rusça
-
[isim]
Rus mimarisinde odaları ısıtmak için yapılan fırın tarzı ocak
-
[isim]
Rus mimarisinde odaları ısıtmak için yapılan fırın tarzı ocak
- PEH
- ...
- PIT
-
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
-
[isim]
Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
- PİL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- "Seksenini aştıktan sonra da pili bittiği için doğal bir ölümle öldü." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren araç, batarya
- PAY
-
-
[isim]
Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse
- "Daha güzel günlere pay bırakmak için bir fedakârlık edelim." (Peyami Safa)
- "Bununla beraber muhtar, bu vakadan köyün davası için bir pay çıkarmayı ihmal etmemektedir." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Gelin şu kitapları pay edelim."
- "Batı, beynini sömürdüğü insanlara kendi uyruklarına sağladığı konfordan pay verip gönül alır." (Haldun Taner)
-
Eşit bölüm
- "Bunu beş pay yapın."
-
Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj
-
Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı
- "1/2 kesrinin payı 1 sayısıdır."
-
[isim]
Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm, hisse