Sonunda n olan 4 harfli 81 kelime var. N harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da başında n harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ISIN
-
-
[isim]
Kalori
-
[isim]
Kalori
- IŞIN
-
-
[isim]
Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua
-
Işınetkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri
-
Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri
-
[isim]
Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti, şua
- KAİN
- ...
- SAHN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Avlu
-
Cami, medrese ve kiliselerde umumun toplanmasına mahsus üstü kubbeli, örtülü yer
-
[isim]
Avlu
- OYUN
-
-
[isim]
Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence
- "Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur."
- "Ömer de bizimle idi ama oyunumu bozacağı için sana yüzünü göstermemiştim." (Refik Halit Karay)
- "Millî takım güzel bir oyun çıkardı."
- "Kendisine oyun ettim diye, benden kuşkulandığı hâlde gene bana başvuruyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Kumar
- "Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar." (Peyami Safa)
-
Şaşkınlık uyandırıcı hüner
- "Hokkabazın oyunu. Cambazın oyunu."
-
Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi
-
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü
- "Zeybek oyunu."
- "Büyük annem yeni dansları eski kabakçı Arapların oyunu kadar bile güzel bulmuyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Seslendirilmek veya sahnede oynanmak için hazırlanmış eser, temsil, piyes
-
Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma
- "Olimpiyat oyunları. Akdeniz oyunları."
-
Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
-
Teniste, tavlada taraflardan birinin belirli sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
-
Hile, düzen, desise, entrika
- "Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir." (Haldun Taner)
-
[isim]
Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence
- MARN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez toprağı
-
[isim]
Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez toprağı
- MUİN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yardımcı
- "Tanrı muinin olsun."
-
[isim]
Yardımcı
- KLON
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Kopya
-
[isim]
Kopya
- AĞIN
- ...
- AYİN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dinî tören
-
Mevlevi tekkelerinde okunan ağır bestelerin biçimi
-
[isim]
Dinî tören
- PUAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
-
Genellikle test biçimindeki sınavlarda cevaplandırılacak soruların sayı olarak değeri veya cevaplayanın başarı değeri
-
Kumaşlardaki benek, nokta
-
[isim]
Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
- ETEN
-
-
[isim]
Etene
-
Yemişlerin yenilen bölümü
-
[isim]
Etene
- ENİN
- ...
- ALIN
-
-
[isim]
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
- "Bütün savaşlardan alnının akıyla çıkmış bir denizci. Hiç yenik düşmemiş." (Zeyyat Selimoğlu)
- "Alnımın ne kara yazısı varmış." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bazı şeylerin önü, ön yüzü
-
Karşı
- "Güneşin alnında durma."
-
Bir ocakta her türlü ayak, galeri, baca, kuyu ve yolun ilerletilmekte olan yüzeyi
-
[isim]
Yüzün, kaşlarla saçlar arasındaki bölümü
- EZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- "Emirgân Camiinden yankılanan sabah ezanını duydular." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Müslümanlıkta namaz vaktini bildirmek için müezzinin yüksek sesle yaptığı çağrı
- ÜLEN
-
-
[isim]
Ulan
- "Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ulan
- EREN
-
-
[isim]
Ermiş
- "Bu adam vaktinin en büyük erenlerindendi." (Ömer Seyfettin)
-
Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse
-
[isim]
Ermiş
- ASAN
- ...
- AMAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
(ama:n) Yardım istenildiğini anlatan bir söz
- "Aman Allahım!"
- "Galiba bu sene soğuk aman dedirtecek." (Refik Halit Karay)
- "Evi satacakmışsın, aman derim!"
- "Teslim olan halka aman vererek hepsini evlerine yolladı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir suçun bağışlanmasının istendiğini anlatan bir söz
- "Aman, bir daha yapmam!"
-
Usanç ve öfke anlatan bir söz
- "Aman bırak beni! Aman, bu laflardan da bıktık!"
-
Rica anlatan bir söz
- "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dikkat çekmek için kullanılan bir söz
- "Aman, çocuğa iyi bakın!"
-
Çok beğenmeyi anlatan bir söz: Aman ne güzel şey! Bu anlamda kullanıldığında buna da edatı da getirilebilir
- "Aman da ne güzel şey!"
-
Şaşma anlatan bir söz
- "Aman efendim, bana öyle şeyler söyledi ki donakaldım."
-
[ünlem]
(ama:n) Yardım istenildiğini anlatan bir söz
- EKİN
-
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum
- "Yağmur vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli." (Tarık Buğra)
-
Kültür, hars
-
[isim]
Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum