Başında n olan 5 harfli 144 kelime var. N harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında n bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NİNNİ
-
-
[isim]
Bebeklerin uyumasına yardımcı olmak için söylenen türkü
- "Gırç gırç bir beşik sallanıyor, kalın, uzun bir kadın sesi ninni söylüyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[ünlem]
Bu türkülerin sonunda tekrarlanan söz
- "Uyusun da büyüsün ninni!"
-
[isim]
Bebeklerin uyumasına yardımcı olmak için söylenen türkü
- NÜFUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kişi
- "Burada beş nüfus var."
- "Kızının çocuklarının nüfusunu çıkartacağım." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı
- "Nüfus sayımı. Nüfusu çoğalmak."
-
Ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü
- "Tarım nüfusu. Gecekondu nüfusu."
-
[isim]
Kişi
- NAKLİ
- ...
- NİKEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
- NALIN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Takunya
- "Çarşı hamamlarındaki nalınlar da boy boymuş." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Takunya
- NİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- "Niyeti ilk önüne gelen telefonlu dükkâna dalmaktı." (Haldun Taner)
- "Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Fal gibi kullanılmak amacıyla içine mâni yazılıp katlanmış veya şekerlere sarılmış kâğıt parçası
-
Namaz kılmaya, oruç tutmaya ve abdest almaya karar verip başlama
-
[isim]
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat
- NÜKUL
- ...
- NÜSHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri
- "Bu yazma eserin üç nüshası daha var."
-
Gazete, dergi vb.nde sayı
- "Geçende Sarıkamış'ta çıkan Varlık gazetesinin bir nüshası geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Benzer, aynı, kopya
-
[isim]
Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri
- NAZAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Genizsil
-
[sıfat]
Genizsil
- NİSPİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Birbirine göre (olan), önceki duruma göre
- "Bugün hastada nispi bir iyileşme var."
-
Göreceli
- "Zenginlik, fukaralık nispi durumlardır."
-
[sıfat]
Birbirine göre (olan), önceki duruma göre
- NONOŞ
-
-
[isim]
Sevgi sözü
-
Homoseksüel erkek
-
[isim]
Sevgi sözü
- NAŞAD
- ...
- NEFHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güzel koku
-
Esinti
-
[isim]
Güzel koku
- NEYSE
-
-
[bağlaç]
"Önemi yok, olan oldu" anlamında kullanılan bir söz
- "Erkekler neyse ne ama kadınlar..." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[ünlem]
"Çok şükür, bereket versin" anlamında kullanılan bir söz
-
[zarf]
"Konuyu kapatalım, uzatmayalım, her ne ise" anlamında kullanılan bir söz
-
[bağlaç]
"Önemi yok, olan oldu" anlamında kullanılan bir söz
- NİYAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- "Şeyh, sonu gelmez bir ibadet ve niyaz hâlinde, gözleri kapalı, okuyor, üflüyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yalvarma, yakarma
- NADAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bilgisiz, cahil
-
Nobran, kaba, kötü
- "Heyhat ki iyiler gider, nadanlar kalır." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bilgisiz, cahil
- NAKIŞ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi
- "Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim
- "Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı
-
Hile
-
[isim]
Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi
- NAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk
-
[isim]
Hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan uyaklı söz dizisi, manzume, şiir, koşuk
- NAKIS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
-
Özrü, kusuru olan
-
[isim]
Eksi
-
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan biçimde
- "Nakıs kalan bilgilerimizi ikmale uğraşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[sıfat]
Eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan
- NEYÇE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Küçük ney
-
Dokumacıların kullandığı küçük kamış
-
[isim]
Küçük ney