Sonunda m olan 5 harfli 324 kelime var. M harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde m harfi olan kelimeler listesine ya da başında m harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇORUM
- ...
- LAĞIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
-
Düşmanın kale duvarlarını yıkmak veya düşman ordugâhına zarar vermek amacıyla, düşman siperlerine doğru yer altından açılan dar yol
- "Eğrikapı, girmek için başlıca bir hedef olmuştu, oradan lağımlarla suru yıkmaya girişilmişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir yerleşim merkezinde pis suların akıp gitmesi için yer altında açılmış kanal, geriz
- BAĞIM
-
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
- HAMAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam
- "Banyosuz, duşlu, avuç içi gibi bir aralıktı hamam." (Oktay Rifat)
- "Bugün deniz hamam gibidir değil mi?" (Burhan Felek)
-
Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer
-
[isim]
Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam
- ÖZLEM
-
-
[isim]
Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
- "Nasıl doysun, yılların özlemini gideriyor." (Atilla İlhan)
- "Mustafa Kemal Paşa, özlemini çektiği bir yuvaya kavuşmuştur." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir kimseyi veya bir şeyi görme, kavuşma isteği, hasret, tahassür
- POLİM
- ...
- KEREM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
- "Kerem et aklından çıkarma beni / Ağla, gözyaşını sil melul melul." (Karacaoğlan)
-
Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik, eli açıklık, lütuf
- "Bir başka kerem beklemez artık gelecekten." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
- ENCAM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Son, işin sonu
- "Nereye varır bu işin encamı?" (Atilla İlhan)
-
Gelecek
- "Encamımız hayrolsun demekten başka elden ne gelir?" (Aka Gündüz)
-
[isim]
Son, işin sonu
- FORUM
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
-
Toplu tartışma
-
Bazı sorunların görüşülerek karara bağlandığı genel toplantı
-
Tartışma alanı
- "Basın, uygar ulusların forumudur."
-
[isim]
Eski Romalılar zamanında, Roma'da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan
- BİÇEM
-
-
[isim]
Üslup
- "Bu küçük köy evini, nasıl bana benzeyen bir biçemde döşedim!" (Nezihe Meriç)
-
[isim]
Üslup
- DİDİM
- ...
- GİYİM
-
-
[isim]
Giyme işi
-
Giyme biçimi
- "Sonunda giyiminden garsonların başı olduğu anlaşılan biri yaklaştı." (Çetin Altan)
-
Giysi
-
[isim]
Giyme işi
- HEKİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip
- "Hekim, ebenin kendi odasına geleceğini sandıysa doğru çıkmadı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip
- ÇİZİM
-
-
[isim]
Çizme işi
-
Çizilerek oluşturulmuş biçim
-
Bir şeklin belli bir kurala göre cetvel ve pergel yardımıyla çizilmesi işi
-
[isim]
Çizme işi
- DİLİM
-
-
[isim]
Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
- "Biraz çay, birkaç dilim tereyağlı ekmek." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Radyatör parçalarından her biri
-
Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot
-
[isim]
Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
- DÜĞÜM
-
-
[isim]
İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- "Küpeşte tahtasının deliğinden de geçir, düğüm at." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum
- "İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer." (Peyami Safa)
-
Edebî eserlerde çapraşık olguların çözümlenmeden önce toplandığı en büyük merak unsuru
-
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan kararlı dalgalarda titreşim genliğinin sıfır olduğu noktalardan her biri
- "Ardışık iki düğüm arası bir yarım dalga uzunluğudur."
-
[isim]
İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- SOYUM
- ...
- DEVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- "Bu teftiş üç gün üç gece devam etti." (Haldun Taner)
- "Gençler, cesaretimizi takviye eden ve devam ettiren sizsiniz" (Atatürk)
-
Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme
- "Devam zorunludur."
- "Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Ek, parça
-
[ünlem]
"Kesme, sürdür" anlamında kullanılan bir söz
-
[isim]
Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- KUZUM
-
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- "Belki beş kuzunun derisinden yapılmış, siyah bir kalpak." (Ömer Seyfettin)
- "... sabık komiserin sahiden bir komisermiş gibi tavır aldığı anlarda kadın kuzu kesilirdi." (Halide Edip Adıvar)
- "Kuzum, şu kalemi verir misin?"
- "Kuzum anne, doktora etki yapma!" (Halide Edip Adıvar)
-
okşamalık, yalvarma veya dikkat çekme anlamları taşıyan bir seslenme sözü
- LEHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
-
Bu alaşımla yapılan işlem
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı