Başında g olan 5 harfli 235 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GLASE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yumuşak deri
  2. [sıfat] Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan (eşya)

GÜNCE

  1. [isim] Günlük (I)

GABYA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler

GELİN

  1. [isim] Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
    • "Bin türlü dedikodu içinde ben oraya gelin gittim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Bu küçük armağanın anlamı, günü gelince kendisi gibi telli duvaklı gelin olması için uğur getirmesi dileğiydi gelinin." (Necati Cumalı)
  2. Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın

GAYRİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Gayrı
    • "Sık sık görüşürüz gayri." (Yusuf Ziya Ortaç)

GİYİM

  1. [isim] Giyme işi
  2. Giyme biçimi
    • "Sonunda giyiminden garsonların başı olduğu anlaşılan biri yaklaştı." (Çetin Altan)
  3. Giysi

GÜBÜR

  1. [isim] Çöp, süprüntü

GÜLLE

  1. [isim] Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
    • "Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." (Orhan Seyfi Orhon)
  2. Atletizm yarışmalarında atılan, pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7,257 kg, kadınlar için 4 kg olan madenî küre
    • "Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü." (Osman Cemal Kaygılı)

GÜZEY

  1. [isim] Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç
    • "Dağların güzeyindeki karlar geç erir."

GEREK

  1. [sıfat] Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
    • "Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
    • "Gereği gibi davranmak."
    • "Meclis ... gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir." (Anayasa)
    • "Bunların bir bildikleri olsa gerek." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [isim] İcap
    • "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir." (Anayasa)

GAROZ

  1. [isim] Palamut ve toriğin iç organları

GİZLİ

  1. [sıfat] Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı
    • "Gizli kapı. Gizli çekmece."
  2. Başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklı kalan, mahrem, mestur
    • "İki komutan arasında o gün gizli bir anlaşma yapıldığı söylentisi çıkmıştı." (Haldun Taner)
  3. Niteliği anlaşılmayan, bilinmeyen
    • "Gizli kuvvetler."
  4. [zarf] Saklı olarak, saklayarak
    • "Mektubu senden gizli posta kutusuna attım." (Mahmut Yesari)

GÜDÜM

  1. [isim] Yönetme işi, idare
  2. Bilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci veya bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin bütünü

GENOM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Gametlerde bulunan kromozomlar

GİDON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yönelteç
    • "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun!" (Burhan Felek)
  2. Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak, fors

GÖNÜL

  1. [isim] Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
    • "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. İstek, arzu
    • "Okumaya gönlün var mı?"
    • "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
    • "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
    • "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

GROSA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] On iki düzine

GAZLA

  1. "defol, git!" anlamında kullanılan bir söz
    • "Tahtakurularını öldürmek için somyayı gazladı."

GUSÜL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Boy abdesti

GÖÇÜŞ

  1. [isim] Göçme işi veya biçimi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü