Başında g olan 5 harfli 235 kelime var. G harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde g harfi olan kelimeler listesine ya da sonu g harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında g bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GLASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yumuşak deri
-
[sıfat]
Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan (eşya)
-
[isim]
Yumuşak deri
- GÜNCE
-
-
[isim]
Günlük (I)
-
[isim]
Günlük (I)
- GABYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler
-
[isim]
Ana direklerin üzerine sürülen çubuklara ve ana direklerin üstlerinde bulunan serenler
- GELİN
-
-
[isim]
Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- "Bin türlü dedikodu içinde ben oraya gelin gittim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Bu küçük armağanın anlamı, günü gelince kendisi gibi telli duvaklı gelin olması için uğur getirmesi dileğiydi gelinin." (Necati Cumalı)
-
Aileye evlenme yoluyla girmiş olan kadın
-
[isim]
Evlenmek için hazırlanmış, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın
- GAYRİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Gayrı
- "Sık sık görüşürüz gayri." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[zarf]
Gayrı
- GİYİM
-
-
[isim]
Giyme işi
-
Giyme biçimi
- "Sonunda giyiminden garsonların başı olduğu anlaşılan biri yaklaştı." (Çetin Altan)
-
Giysi
-
[isim]
Giyme işi
- GÜBÜR
-
-
[isim]
Çöp, süprüntü
-
[isim]
Çöp, süprüntü
- GÜLLE
-
-
[isim]
Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
- "Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Atletizm yarışmalarında atılan, pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7,257 kg, kadınlar için 4 kg olan madenî küre
- "Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi
- GÜZEY
-
-
[isim]
Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç
- "Dağların güzeyindeki karlar geç erir."
-
[isim]
Az güneş alan, çok gölgeli kuzey yamaç
- GEREK
-
-
[sıfat]
Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
- "Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni." (Yunus Emre)
- "Gereği gibi davranmak."
- "Meclis ... gerek gördüğü takdirde ilgilinin Yüce Divana sevkine karar verir." (Anayasa)
- "Bunların bir bildikleri olsa gerek." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İcap
- "... millî güvenlik gereklerinin ihlal edilmesi ... hâlinde belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklayabilir." (Anayasa)
-
[sıfat]
Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi ona bağlı olan, lazım
- GAROZ
-
-
[isim]
Palamut ve toriğin iç organları
-
[isim]
Palamut ve toriğin iç organları
- GİZLİ
-
-
[sıfat]
Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı
- "Gizli kapı. Gizli çekmece."
-
Başkalarından saklanan, duyurulmayan, saklı kalan, mahrem, mestur
- "İki komutan arasında o gün gizli bir anlaşma yapıldığı söylentisi çıkmıştı." (Haldun Taner)
-
Niteliği anlaşılmayan, bilinmeyen
- "Gizli kuvvetler."
-
[zarf]
Saklı olarak, saklayarak
- "Mektubu senden gizli posta kutusuna attım." (Mahmut Yesari)
-
[sıfat]
Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı
- GÜDÜM
-
-
[isim]
Yönetme işi, idare
-
Bilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci veya bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin bütünü
-
[isim]
Yönetme işi, idare
- GENOM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gametlerde bulunan kromozomlar
-
[isim]
Gametlerde bulunan kromozomlar
- GİDON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yönelteç
- "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun!" (Burhan Felek)
-
Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak, fors
-
[isim]
Yönelteç
- GÖNÜL
-
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- "Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi." (Orhan Seyfi Orhon)
- "İstanbul'un yetiştirdiği mizaçtan anlar, gönül avlamasını bilir dalkavuklardan biriydi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Gözlerin kızarmış, niye ağladın? / Bir başkasına mı gönül bağladın?" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
İstek, arzu
- "Okumaya gönlün var mı?"
- "Çok yüklendiler zavallıya, biraz da gönlünü almalı..." (Tarık Buğra)
- "Atölyelerde bu işe gönül veren idealist öğretmenler ders vermekteydi." (Cahit Uçuk)
- "İlk tanıştığımız günden beri bana karşı gösterdiği yakınlıkla gönlümü çelmiş bulunmaktaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı
- GROSA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
On iki düzine
-
[isim]
On iki düzine
- GAZLA
-
-
"defol, git!" anlamında kullanılan bir söz
- "Tahtakurularını öldürmek için somyayı gazladı."
-
"defol, git!" anlamında kullanılan bir söz
- GUSÜL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Boy abdesti
-
[isim]
Boy abdesti
- GÖÇÜŞ
-
-
[isim]
Göçme işi veya biçimi
-
[isim]
Göçme işi veya biçimi