Sonunda f olan 8 harfli 48 kelime var. F harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da başında f harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MUTTASIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Nitelenmiş, nitelikli, vasıflı
-
[sıfat]
Nitelenmiş, nitelikli, vasıflı
- PORTATİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, seyyar
- "Bir köşede portatif bir çadır karyolası, bir küçük masa vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Sökülüp başka yerde kurulma imkânı bulunan
- "Portatif ev."
-
[sıfat]
Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, seyyar
- TASAVVUF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım
- "Bu dil derindir ve birçok tasavvuf deyimleri ile zengindir de!" (Falih Rıfkı Atay)
-
Kur'an'da önerilen ve peygamberin hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayreti, İslam gizemciliği
-
[isim]
Tanrı'nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dinî ve felsefi akım
- DEDEKTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gizli, sivil polis, polis hafiyesi
- "En usta dedektifleri bile şaşkına çevirecek kadar dolaşık ve karışık bir olaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Özel soruşturma yapmak için görevli kimse, hafiye
-
[isim]
Gizli, sivil polis, polis hafiyesi
- TAKİGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hızölçer
-
[isim]
Hızölçer
- MUSANNİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sınıflandırma işlemi yapan kimse
-
Kitap yazan, yazar
-
[isim]
Sınıflandırma işlemi yapan kimse
- ETNOGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Etnografya uzmanı, budun betimci
-
[isim]
Etnografya uzmanı, budun betimci
- FONOGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gramofon
- "Kapıya daha yakın bir yerde belki o yüzden girerken farkına varamadığım bir de borulu fonograf." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Gramofon
- TEKELLÜF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma
-
Bir işi gösterişli bir biçimde yapmaya çalışma, özenme, gösteriş
-
[isim]
Zahmet veren bir iş görme, güçlüğe katlanma
- OBJEKTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Nesnel
- "Olayları elden geldiğince objektif bir şekilde vermeye özen gösterirdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Fotoğraf makinesi, mikroskop, dürbün vb. optik aletlerle cisimlerden gelen ışınları alıp ekran üzerine yansıtan mercek veya mercek sistemi
- "Örtümün aralığında objektifin bebeksiz gözü bakıyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Nesnel
- FAKTİTİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ettirgen fiil
-
[isim]
Ettirgen fiil
- İSTİKŞAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Araştırma
-
Açınsama
-
[isim]
Araştırma
- PARAGRAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düz yazıların kendi içinde satır başlarıyla ayrıldıkları bölümler
-
Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
-
Çengel işareti (§)
-
[isim]
Düz yazıların kendi içinde satır başlarıyla ayrıldıkları bölümler
- İSTİHFAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçümseme, hor görme, hafifseme
- "Kendini bu nevi düğünlerden birinin gelini olarak görmek, onu tiksinti ve istihfaf ile doldurmaya kâfi geliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Küçümseme, hor görme, hafifseme
- BERTARAF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kaldırma, giderme
- "Yoksa birileri bizi kullanarak istemediği bazı şeyleri mi bertaraf ediyor?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Kaldırma, giderme
- MUHTELİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- "Genç kız ve arabacı, birbirlerine muhtelif hislerle bakışarak beklediler." (Peyami Safa)
-
Zıt, birbirini tutmayan
-
[sıfat]
Çeşit çeşit, çeşitli
- TEŞERRÜF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kimse ile tanışmaktan onurlanma, şereflenme, şeref duyma
- "Teşerrüf ettim kızım, memnun oldum, dedi." (Peyami Safa)
-
[isim]
Bir kimse ile tanışmaktan onurlanma, şereflenme, şeref duyma
- DEPRESİF
- ...
- TASARRUF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım
- "Vücudum artık irademin tasarrufundan çıkmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tutum
-
Para biriktirme, artırım
- "Böylece temizleyici giderlerinden tasarruf ettiklerini sanırım." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir şeyi istediği gibi kullanma yetkisi, kullanım
- MUVAZZAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Silahlı Kuvvetlerde çalışan meslekten subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler
-
[sıfat]
Bir görev ve hizmetle yükümlü olan (kimse)
-
[isim]
Silahlı Kuvvetlerde çalışan meslekten subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler