Sonunda f olan 5 harfli 78 kelime var. F harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da başında f harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Halefler, eslaf karşıtı
-
[isim]
Halefler, eslaf karşıtı
- HUSUF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay tutulması
-
[isim]
Ay tutulması
- NISIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yarı
-
[isim]
Yarı
- AZNİF
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Bir tür domino oyunu
-
[isim]
Bir tür domino oyunu
- KÜSUF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güneş tutulması
-
[isim]
Güneş tutulması
- RESİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Su düzeyindeki sıra kayalar
-
[isim]
Su düzeyindeki sıra kayalar
- ESLAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
-
Bizden öncekiler, geçmişler, öncel, ahlaf karşıtı
- CÜRUF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erime durumundaki madenlerin yüzeyinde toplanan madde, demir boku, dışık
- "Fabrikalar da bütün asitlerini, cüruflarını, pisliklerini denize döküyorlar." (Haldun Taner)
-
Kaloriferlerden çıkan yanmış kömür artığı
-
[isim]
Erime durumundaki madenlerin yüzeyinde toplanan madde, demir boku, dışık
- PASİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Edilgin
- "Yalnız müdafaa hâlinde ve pasif bir mücadeleyi sevdiğini zannettim." (Peyami Safa)
-
Çekingen, durgun
- "Dolmabahçe, bir sis bulutu gibi silik, sessiz ve pasif, âdeta varlığından utanır gibi uzanmaktadır." (Haldun Taner)
-
Edilgen
-
[isim]
Bir mal varlığı üstünde etki yapan, para ile değerlendirilebilir borç ve yükümlülüklerin toplamı
-
[sıfat]
Edilgin
- EŞREF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çok onurlu, çok şerefli
-
[sıfat]
Çok onurlu, çok şerefli
- ZİHAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
-
[isim]
Aruzla yazılmış şiirlerde uzun bir ünlünün uzun okunması gerekirken kısa okunması, imale karşıtı
- SINIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
- "Birinci sınıf öğrencileri."
-
Çeşitli amaçlarla oluşmuş kümeler
-
Ders okutulan yer, dershane, derslik
-
Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri
- "Üçüncü sınıf bir gazeteciydi." (Necati Cumalı)
-
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü
- "Memeliler, kuşlar, balıklar, omurgalılar dalının birer sınıfıdırlar."
-
Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği
-
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas
- "Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
- KAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
-
[isim]
Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan veya satan esnaf
- HAFİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
- "Çok hafif geldiği için düvene ağır bir taş oturtmuşlardı." (Reşat Enis)
- "Bu soğukta çok hafif giyinmişsin."
- "Sağduyunuzu, yanlışlıkla doğruyu ayırt etme yeteneğinizi hafife almaktadır." (Haldun Taner)
-
Güç veya yorucu olmayan, kolay
- "Hafif bir iş."
-
Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
- "Hafif bir kadın."
-
Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)
- "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
- "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Etkisi az olan, sert karşıtı
- "Hafif bir içki."
-
Önemli olmayan
- "Hafif bir ceza."
-
Çabuk uyanılan (uyku)
- "Uykusu çok hafiftir."
-
Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
- "Hafif bir meyilden indik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Gücü az olan, belli belirsiz
- "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Sıkıntısız, ferah, rahat
- "Kendimi bugün çok hafif hissediyorum."
-
[sıfat]
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
- NEZİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanama
- "Bu şiddetli nezfin önüne geçememekten korkuyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kanama
- TAVAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- "Duvarlardaki mermer levhalara kazılı yazıları okuya okuya, kendi kendine, bütün mabedi tavaf etti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir şeyin çevresini dolaşma
-
Kutsal bir yeri ziyaret etme
-
[isim]
İslam dininde hac sırasında Kâbe'nin çevresini yedi kez dolaşma
- SEDEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş
- "Sedef saplı avcı bıçağı duvarda, taşın üstünde cızırdıyor sanki." (Tarık Buğra)
-
Sedef hastalığı
-
[isim]
Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
- LATİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
- "Bu latif yere rüzgâr nüfuz edemez, güneyin kızgın ateşi orayı yakamazdı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
- POSOF
- ...
- HALEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl, selef karşıtı
-
[isim]
Birinin ardından gelip onun makamına geçen kimse, ardıl, selef karşıtı