Sonunda f olan 3 harfli 26 kelime var. F harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde f harfi olan kelimeler listesine ya da başında f harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PÜF
-
-
[isim]
Bir ateşi söndürmek, canlandırmak için dudakları hafifçe büzerek dışarı verilen soluğun çıkardığı ses
- "Püf desen söner."
-
[isim]
Bir ateşi söndürmek, canlandırmak için dudakları hafifçe büzerek dışarı verilen soluğun çıkardığı ses
- KOF
-
-
[sıfat]
Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan
- "Kof ceviz."
-
Boş, değersiz, bilgisiz, yetkisiz (kimse)
- "Bunlar medeni milletlerin lügat kitaplarına süs olsun diye yazılmış fantazyalı kof lakırtılardır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Güçsüz, dermansız
- "Kof adam."
-
[sıfat]
Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan
- RAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha
- "Yemek paketini, raflarda yer bulamadığı için masa üstüne koydu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Üstüne öteberi koymak için duvara veya bir dolabın içine birbirine paralel olarak tutturulmuş, genellikle geniş, uzun tahta veya metal levha
- KÜF
-
-
[isim]
Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar
-
Pas
-
[isim]
Ekmek, peynir vb. organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar
- PÖF
-
-
[ünlem]
İğrenme anlatan bir söz
- "Pöf, ne pis koku!"
-
[ünlem]
İğrenme anlatan bir söz
- SAF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dizi, sıra
- "Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
Grup
-
[isim]
Dizi, sıra
- MUF
- ...
- YUF
-
-
[ünlem]
Kınama, üzüntü, nefret bildiren bir söz
- "Allah müstahakkımı versin, gelmişime de geçmişime de ervahıma da yuf olsun!" (Sermet Muhtar Alus)
-
[ünlem]
Kınama, üzüntü, nefret bildiren bir söz
- POF
-
-
[isim]
Yere düşen kaba ve yumuşakça bir şeyin veya havası boşalan bir nesnenin çıkardığı ses
- "Yastık pof diye yere düştü. Balon pof diye söndü."
-
[isim]
Yere düşen kaba ve yumuşakça bir şeyin veya havası boşalan bir nesnenin çıkardığı ses
- GAF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot
- "Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir." (Haldun Taner)
- "Sesinde ve tavrında hiçbir değişiklik olmamasına rağmen bir gaf yaptığımı zannederek kulaklarıma kadar kızardım." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot
- SOF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş
-
Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş
- "Ankara sofu."
-
[isim]
Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş
- LEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçine sokma, iliştirme
-
[isim]
İçine sokma, iliştirme
- ŞEF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse
- "İstasyon şefi. Büro şefi."
-
Önder, lider
-
[sıfat]
Baş, yönetici durumda bulunan
- "Şef garson şarabı övünce heveslendim." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Yetki ve sorumluluğu olan, yöneten kimse
- PAF
- ...
- TÜF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı
-
[isim]
Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür çökelti taşı
- PUF
-
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- "Aynanın önündeki kumaş kaplı, arkalıksız, kabarık, yumuşacık pufa oturmuş." (Refik Halit Karay)
-
Kaba, kabartılmış, yumuşak minder
-
[isim]
Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak
- ŞİF
-
-
[isim]
Pamuk kozası
-
Şırası alınmış üzüm posası
-
[isim]
Pamuk kozası
- TEF
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı
- "Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu." (Tarık Buğra)
- "Sonradan anlaşıldı ki adam hükûmeti tefe koymuş." (Talât Halman)
-
[isim]
Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı
- ÖRF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
- "Yaşandığı asrın örf ve âdetlerini belirtmek bakımından kıymetli bulmuyor değilim." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
- DEF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Savma
- "Rakı içmesi doğru bir hareket değildi amma sırf defigam etmek için olduktan sonra ehemmiyeti kalmazdı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Savma