Başında do olan 6 harfli 33 kelime var. Do ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde do olan kelimeler listesine ya da sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında do bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DO, OD

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DOMİNO

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Üzerleri noktalarla işaretli dikdörtgen biçiminde yirmi sekiz taşla masa üzerinde oynanan bir oyun
    • "Kahvede vakit tavla, dama ya da domino oynayarak geçer." (Salâh Birsel)
  2. Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi

DOĞACI

  1. [isim] Doğacılık yanlısı olan kimse, natürist

DOLUSU

  1. [sıfat] Dolduracak kadar
    • "Yemeğe iki kepçe dolusu yağ konuldu."

DOÇENT

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde profesörden önceki basamakta bulunan öğretim üyesi

DOLAYI

  1. [sıfat] Çevrede, etrafta bulunan
    • "Atlar koşacak. Pehlivanlar güreşecek. Şehirden, dolayı köylerden çağrılanlar geliyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Ötürü
    • "Daha dün bu sözümden dolayı okşuyorlardı." (Refik Halit Karay)

DOLMEN

  1. [isim] İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş Taş Devri mezarı

DOLAMA

  1. [isim] Dolamak işi
  2. Giysilerin üstüne giyilen, önü açık bir tür üstlük
  3. Poşu
    • "Başıma bir dolama sarıp vardım hocanın durağına." (Turan Oflazoğlu)
  4. Çeşitli eserlerdeki barok ve rokoko üslubunda iç içe süsleme motifi
  5. Tırnak yöresindeki yumuşak bölümlerin, bazen de kemiğin iltihaplanmasından ileri gelen ağrılı şiş

DOLGUN

  1. [sıfat] Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
    • "Dolgun yastık."
  2. Şişmana yakın, balıketinde
    • "Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu." (Burhan Felek)
  3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
    • "İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
    • "Müftüye karşı adamakıllı dolgundu." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Birbirine uyan, uyum gösteren
    • "Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

DOLGAN
...
DOSTÇA

  1. [sıfat] Dosta yakışır, dost gibi
    • "Gerçekten dostça bir sohbet oldu, epeyce uzun sürdü." (Atilla İlhan)
  2. [zarf] Dosta yakışır biçimde, dostane

DOYMAZ

  1. [sıfat] Açgözlü
    • "Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!" (Falih Rıfkı Atay)

DOYGUN

  1. [sıfat] Her türlü gereksinimini gidermiş, tatmin olmuş, müstağni

DOLMUŞ

  1. [sıfat] Boş yeri kalmamış, meşbu
  2. [isim] Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt
    • "En iyisi ben buradan bir dolmuşa binip eve gideyim." (Çetin Altan)

DOĞUCU
...
DOYMUŞ

  1. [sıfat] Bir şey yiyerek tok duruma gelmiş
  2. İsteği kalmamış, isteği giderilmiş, tatmin olmuş
  3. Doyma durumuna gelmiş (gaz, sıvı veya elektromıknatıs), meşbu

DOĞRAM

  1. [isim] Doğrama sonucu ortaya çıkan parça

DOLMAK

  1. [nsz] Dolu duruma gelmek
    • "Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu." (Necati Cumalı)
  2. Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek
    • "Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan." (Tarık Buğra)
    • "Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor."
  3. Bir yere iyice yayılmak, kaplamak
    • "Oda sigara dumanı dolmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
  4. Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek
    • "Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar." (Sait Faik Abasıyanık)
  5. Süre, hesap tamamlanmak
    • "Süresi doldu, emekliye ayrıldı."
  6. Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek

DOYMAK

  1. [nsz] İsteği kalmayıncaya kadar yemek, açlığı kalmamak
    • "Ben biraz zeytin, biraz patates, biraz da yemişle doyarım." (Burhan Felek)
  2. [-e] Bir gereksinimini yeteri kadar karşılamak
    • "Toprak suya doydu."
  3. Yeter bulmak, kanmak, tatmin olmak
    • "Dünyanın parasını kazandı, hâlâ doymadı."

DOĞULU
...
DOPİNG

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir spor yarışması sırasında vücuda ek enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilaç
    • "Günahı boynuna, doping de yapıyormuş." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü