Başında b olan 8 harfli 717 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BELEDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti
-
Bu örgütün bulunduğu bina
- "Daha belediyeyi dönmüş dönmemiştim ki beynimden vurulmuşa döndüm." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
İl, ilçe, kasaba, belde vb. yerleşim merkezlerinde temizlik, aydınlatma, su, toplu taşıma ve esnafın denetimi gibi kamu hizmetlerine bakan, başkanı ve üyeleri halk tarafından seçilen, tüzel kişiliği olan örgüt, şehremaneti
- BİRAZDAN
-
-
[zarf]
Az sonra
-
[zarf]
Az sonra
- BUKLESİZ
-
-
[sıfat]
Kıvrımları olmayan (saç)
-
[sıfat]
Kıvrımları olmayan (saç)
- BAĞDAŞIK
-
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
-
[sıfat]
Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen
- BİLLURLU
-
-
[sıfat]
İçinde billur bulunan
- "Billurlu kaya."
-
Bol ışıklı, pırıl pırıl parlayan (yer)
- "Peri saraylarını andıran süslü ve billurlu gazinolar..." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
İçinde billur bulunan
- BASKETÇİ
-
-
[isim]
Basketbolcu
-
[sıfat]
Basketbolcuya özgü
- "Uzun basketçi parmaklarıyla paketinden tebeşir beyazı bir sigara çekti." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Basketbolcu
- BOLALMAK
-
-
[nsz]
Bollaşmak
-
[nsz]
Bollaşmak
- BÖLGESEL
-
-
[sıfat]
Bölge ile ilgili veya bir bölgeye özgü olan
-
[sıfat]
Bölge ile ilgili veya bir bölgeye özgü olan
- BANDIRMA
-
-
[isim]
Bandırmak işi
-
İpe dizilmiş ceviz, badem vb.nin, nişasta ile kaynatılmış üzüm suyuna veya başka bir tatlıya batırılmasıyla yapılan sucuk
-
Kurutulacak üzümün güneşe serilmeden önce içine batırıldığı potaslı suyun konulduğu kap
-
[isim]
Bandırmak işi
- BELGELİK
-
-
[isim]
Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv
- "Belgelik müdürü."
-
[sıfat]
Belge almayı hak eden
-
[isim]
Belge ve yazıların saklandığı yer, arşiv
- BİRMANCA
- ...
- BUHRANLI
-
-
[sıfat]
Bunalımlı
- "Durum buhranlı ve çok tehlikeliydi." (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Bunalımlı
- BAKARSIN
-
-
"belli olmaz" anlamında kullanılan bir söz
- "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Bak, bu söylediğin doğru!"
- "Bak bak, neler olmuş da haberimiz yok!"
- "Kim olduğumu anlasın bakalım!" (Yusuf Ziya Ortaç)
-
"belli olmaz" anlamında kullanılan bir söz
- BERKİTME
-
-
[isim]
Sağlamlaştırma, tahkim, takviye
-
[isim]
Sağlamlaştırma, tahkim, takviye
- BEYİNSİZ
-
-
[sıfat]
Beyni olmayan
- "Beyinsiz kuzu başı."
-
Akılsız, düşüncesiz
- "Beyinsizler hep bir katliam düşünüyorlardı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Beyni olmayan
- BRÜLÖRCÜ
- ...
- BAHÇEMSİ
-
-
[sıfat]
Bahçeyi andıran, bahçeye benzeyen, bahçe gibi
- "Sokak tozlu durumundan, süprüntüden kurtulup serin, renkli, bahçemsi bir durum aldı." (Nezihe Meriç)
-
[sıfat]
Bahçeyi andıran, bahçeye benzeyen, bahçe gibi
- BİREYLİK
-
-
[isim]
Bir kimseyi dış gözlemciler gözünde benzersiz, tek kılan özellikler veya bunların tek biçimi
-
Bireyi benzerlerinden ayıran niteliklerin bütünü
- "Sorunları ve titreşimleriyle, çok gelişkin bireyliğiyle bir insan..." (Selim İleri)
-
[isim]
Bir kimseyi dış gözlemciler gözünde benzersiz, tek kılan özellikler veya bunların tek biçimi
- BELİRMEK
-
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
- "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
-
İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
- "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)
-
[nsz]
Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
- BUNALTMA
-
-
[isim]
Bunaltmak işi
-
[isim]
Bunaltmak işi