Başında b olan 6 harfli 443 kelime var. B harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde b harfi olan kelimeler listesine ya da sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında b bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAHANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep
    • "Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı?" (Atilla İlhan)
    • "Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin." (Peyami Safa)
    • "Yazmıyor, okumuyor, gözünün ağrısını, parmaklarının ağrısını, romatizmasını bahane ediyordu." (Ömer Seyfettin)

BÖLMEK

  1. [-i] Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek
    • "Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." (Necati Cumalı)
  2. Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak
  3. Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak

BOŞAMA

  1. [isim] Boşamak işi

BOYNUZ

  1. [isim] Bazı hayvanların başında bulunan, tırnaksı bir maddeden, uzun, kıvrık veya çatallı korunma organı
    • "Hastalık göğse inip ateş başlayınca yapılacak şey hastaya boynuz çekmek olurdu." (Burhan Felek)
    • "Ah ayol, kadın bu yaştan sonra boynuz dikiyor diye ondan iğrenirler." (Ömer Seyfettin)
    • "Onlar da sana seksen zamparayla boynuz taktırdılar ya." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  2. [sıfat] Bu organdan yapılmış
    • "Boynuz tarak."
  3. Kurşun borudan kol alma işleminde kullanılan demirden yapılmış alet

BULGUR

  1. [isim] Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday
  2. Sert ve ufak taneler durumunda yağan kar, ebebulguru

BARDAK

  1. [isim] Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
    • "Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Son tartışmamızın bardağı taşıran damla olduğu belli oluyordu." (Erhan Bener)
    • "Son davranışı bardağı taşırmaya yetti."
    • "Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. [sıfat] Bu kabın alacağı miktarda olan
    • "Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Boduç, çamçak
  4. Toprak testi

BAYRAM

  1. [isim] Millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler
    • "Bayram etmek için daha bekleyelim mi?" (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Özel olarak kutlanan gün
    • "Üzüm bayramlarının eğlencelerinde bulunmak istiyorum." (Halide Edip Adıvar)
  3. Sevinç, neşe
    • "Sandalda, gemide bir sevinç, bir bayram, el çırpmalar, gülüşler, yaşalar." (Necati Cumalı)

BİZDEN

  1. bizim tarafımızda olan (kimse)
    • "Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz!" (Atatürk)
    • "Şehir uşağıyız. Bize de mi lolo? Bu işin içinde bir karı dalaveresi olduğunu anladım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

BULADA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Büyük piliç

BAKMAK

  1. Bakışı bir şey üzerine çevirmek
    • "Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Bak, bu söylediğin doğru!"
    • "Bak bak, neler olmuş da haberimiz yok!"
    • "Kim olduğumu anlasın bakalım!" (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Aramak
    • "Bak şu işe!"
    • "Akşam oluyor, baksana hava karardı."
  3. Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak
    • "Limana bakan penceresinden deniz görünürdü." (Orhan Veli Kanık)
    • "Adamın aklına bak! Lafa bak! Kılığa bak!"
  4. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek
  5. Beslemek, geçindirmek
    • "Üç çocuklu bir aileye bakıyor."
  6. Bir iş birinden beklenmek
    • "Evin bütün işleri bana bakıyor."
  7. Hastayı muayene etmek
  8. Tedavi etmek için ilgilenmek
  9. Yoklamak, incelemek, denemek
    • "Git bak bakalım, evdeler mi? Şu hesaba sen de bak. Yemeğin tadına bakar mısınız?"
  10. Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak
    • "Pasaport işine polis bakar."
  11. [nsz] İlgilenmek
    • "Baktılar, ettiler, ilaç, tedavi, faydası olmadı." (Erhan Bener)
  12. Uğraşmak, meşgul olmak
    • "Çocuğum, sen derslerine bak."
  13. Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak
    • "Bu iş beş bin liraya bakar."
  14. Gözetmek, korumak
  15. Renklerde benzemek, andırmak
    • "Bu kumaşın rengi yeşile bakıyor."
  16. Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak
    • "Aşka kutsal gözle bakanları üzmekten korkarım." (Refik Halit Karay)
  17. [nsz] Anlamak, farkına varmak
    • "Bazı akşamlar bakarım Halil savuşur, nereye gittiğini de kimseye söylemez." (Memduh Şevket Esendal)
  18. Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak
    • "Yemeğini yemene bak! Vaktini boş geçirmemeye bak!"
  19. [nsz] Bebeğin veya çocuğun eğitim ve bakımıyla ilgilenmek
    • "Kadınlar, iş dönüşü çocuk bakıyor, yemek hazırlıyorlardı, o yorgunlukla." (Necati Cumalı)

BAŞÇIL
...
BÖNLÜK

  1. [isim] Bön olma durumu, budalalık, aptallık, sersemlik, saflık

BALÇAK

  1. [isim] Kabza
  2. Kabzanın demir siperi

BAŞTAŞ
...
BENDİR

  1. [isim] Alaturka çalgı aleti

BİYELİ

  1. [sıfat] Biye geçirilmiş, biyesi olan
    • "Yatağın üzerinde kol kapakları, cep ağızları lacivert biyeli, mavi ipek bir pijama duruyordu." (Halide Edip Adıvar)

BAĞDAŞ

  1. [isim] Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturma biçimi
    • "Bir tanesi karşılarında bağdaş kurmuş, oturmuş." (Peyami Safa)

BAĞSIZ

  1. [sıfat] Bağı bulunmayan
    • "Bağsız ayakkabı."

BELKİM
...
BİLEME

  1. [isim] Bilemek işi
    • "Gönül, daha birçoklarının bu enstitüde kabiliyetlerini bilemesini istiyor." (Haldun Taner)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü