Sonunda a olan 5 harfli 621 kelime var. A harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da başında a harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MARYA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Beş yaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmış dişi koyun
-
Dişi hayvan
-
Bir tür küçük balık
-
[isim]
Beş yaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmış dişi koyun
- RUSYA
- ...
- ŞAŞMA
-
-
[isim]
Şaşmak işi
-
[isim]
Şaşmak işi
- TATMA
-
-
[isim]
Tatmak işi
-
[isim]
Tatmak işi
- ÇOKÇA
-
-
[zarf]
Çok olarak
- "Benden utanırlar, odada çokça koca lakırtısı olsa kalkar kaçarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Aşırı, fazla
- "Çokça alıngan olduğu için arkadaşları onunla sık sık bozuşuyor." (Salâh Birsel)
-
[zarf]
Çok olarak
- FETHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üstün (II)
-
[isim]
Üstün (II)
- HAHHA
-
-
[ünlem]
Alaylı, yapmacıklı gülerken çıkan ses
-
[ünlem]
Alaylı, yapmacıklı gülerken çıkan ses
- LİDYA
- ...
- SAFÇA
-
-
[sıfat]
Biraz saf
- "Kopardığı parçayı safça bir gururla yere attı." (Necati Cumalı)
-
[zarf]
(sa'fça) Safçasına
-
[sıfat]
Biraz saf
- SOFRA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu
- "Yemek vakti gelmiş, misafirler sofraya oturmuşlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sofrayı topladıktan sonra yanımıza uğramadı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hanımlar sessiz hareketlerle ortaya iki sofra kurmuşlardı." (Aka Gündüz)
-
Birlikte yemek yiyenlerin tümü
- "Bizim sofra çok şendir."
-
Genellikle tekerlek biçiminde, üzerinde yemek de yenebilen ayaklı hamur tahtası
- "Bir gün sofra masasının altına saklanmıştım da beni bir türlü bulamamıştın." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Halı göbeğinde daire biçimindeki çiçekli bölüm
-
Anüs
- "Çocuğun sofrası dışarı fırlamış."
-
[isim]
Masa, sini vb. şeylerin, yemek yemek üzere hazırlanmış durumu
- CUMBA
-
-
[isim]
Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon
- "Yola uzanan cumbaların altındaki destekler büyük annelerimizin sarkık gerdanlarına benzerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Eski evlerde pencere hizasından sokağa doğru çıkıntısı olan kafesli bölüm
- "Nihayet dün gece komşu kadın cumbadan seslendi." (Mithat Cemal Kuntay)
-
[isim]
Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon
- DRAMA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Dram
-
[isim]
Dram
- KURYA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü
-
[isim]
Vatikan'ı yöneten yürütme ve yargılama organlarının bütünü
- OMBRA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Doğrama işlerini kahverengiye boyamakta kullanılan toprak boya
-
[isim]
Doğrama işlerini kahverengiye boyamakta kullanılan toprak boya
- ONAMA
-
-
[isim]
Onamak işi, uygun bulma, tasvip
- "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmî ve özel herhangi bir işle görevlendirilemez." (Anayasa)
-
[isim]
Onamak işi, uygun bulma, tasvip
- SONDA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Suyun herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç
-
Bir boşluğun içini yoklamaya yarayan uzunca ve ucu küt demir araç
-
Vücudun içinde birikip dışarı atılamayan sıvıyı çekmek için kullanılan araç
-
[isim]
Suyun herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç
- BAŞKA
-
-
[sıfat]
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
- "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim." (Haldun Taner)
-
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
- "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[edat]
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılan bir söz
-
[sıfat]
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
- MEMBA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kaynak, pınar
- "Siyah gözleri, siyah birer kaynar su memba gibiydi." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir şeyin çıktığı yer
- "Böyle bir siyaset, sabit ve payidar bir membadan çıkar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Kaynak, pınar
- BAKLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- "Ablam baklaları birer birer ağzından çıkarınca durumun vahimliği gözlerimin önüne serilmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi
- "Bırak muamma konuşmayı / Çıkar ağzından baklayı / Bahtımız aydınlanıversin." (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Bir zinciri oluşturan halka veya parçalardan her biri
-
[isim]
Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, yeşil kabuklu ve taneli bir bitki (Vicia faba)
- İPEKA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Altın kökü
-
[isim]
Altın kökü