Sonunda a olan 5 harfli 621 kelime var. A harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da başında a harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AŞAMA
-
-
[isim]
Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
-
Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale
-
Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
-
[isim]
Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
- AVARA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- "Güreş boyunca iki yazar kendi savında direnir ve avara kasnak dönüp durur." (Salâh Birsel)
-
[ünlem]
Kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut
-
Bir geminin başka bir gemiden veya kıyıdan açılması
-
[isim]
Üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan mekanizma
- YAĞMA
-
-
[isim]
Yağmak işi
-
[isim]
Yağmak işi
- SEHPA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Üstüne bir şey koymaya yarayan ayaklı destek, çatkı
-
Küçük masa
-
Darağacı
-
Ressamın üzerinde çalıştığı tablosunu yerleştirdiği genellikle tahtadan yapılmış destek
-
[isim]
Üstüne bir şey koymaya yarayan ayaklı destek, çatkı
- SIĞLA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Günlük ağacı
-
[isim]
Günlük ağacı
- ÜSERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esirler, köleler
- "Bulgarlara esir düşüp fedakâr emirberi Hasan Çavuşun marifetiyle üsera karargâhından firar edişi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Esirler, köleler
- YAŞÇA
- ...
- DERYA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Deniz
-
Bilgili kimse
-
Bir şeyin bol olduğu yer
- "Kasaba baştan başa bir çamur deryası hâlini alır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Deniz
- PRAYA
- ...
- LAÇKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemi halatının gevşetilip boşa bırakılması
-
[sıfat]
Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş
- "Ne oluyorum demeye vakit bulamadan her tarafını laçka eden bir kesiklik duydu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Gemi halatının gevşetilip boşa bırakılması
- PAFTA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Büyük harita, plan veya modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri
-
Yivaçar
-
Süs için at takımlarına veya başka yerlere takılan metal pul veya çakılan iri başlı çivi
-
Büyük benek, leke
-
[isim]
Büyük harita, plan veya modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri
- SAVCA
-
-
[isim]
İddianame
-
[isim]
İddianame
- BOYCA
-
-
[zarf]
Boy bakımından
- "Güçlü kuvvetli kız, boyca ondan en az iki karış yüksek." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Boy bakımından
- ÇIKRA
-
-
[isim]
Sık çalı
-
[isim]
Sık çalı
- KEMHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir çeşit ipek kumaş
- "Yazın yeşil kemha giymiş kışın beyaz giyen dağlar." (Halk türküsü)
-
[isim]
Bir çeşit ipek kumaş
- ZORCA
-
-
[sıfat]
Biraz zor
-
[zarf]
Zora yakın, oldukça zor
- "Şişman zat, kapıdan biraz zorca sığarak Galip'in yanına geldi." (Samim Kocagöz)
-
[zarf]
(zo'rca) Zor bir biçimde
-
[sıfat]
Biraz zor
- ADETA
- ...
- ÇARHA
- ...
- DOGMA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi
-
Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas, inak
- "Dogmaların en geçerli olduğu alan din alanıdır, burada yalnızca inanılır." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi
- ŞEHLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı (göz)
- "Çakır Emine'nin şehla olan gözünün tarafındaki yanağına elimin tersiyle tokadı yapıştırdım." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Kusurlu sayılmayacak kadar hafif şaşı (göz)