Başında a olan 8 harfli 592 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ALERJİLİ
-
-
[sıfat]
Alerjisi olan
-
[sıfat]
Alerjisi olan
- ALIKOYMA
-
-
[isim]
Alıkoymak işi
-
[isim]
Alıkoymak işi
- ARALAMAK
-
-
[-i]
İki şey arasında açıklık oluşturmak, yarı açmak
- "Kapısını hafifçe araladı." (Falih Rıfkı Atay)
-
Aralıklı duruma getirmek, seyrekleştirmek
- "Şu sandalyeleri biraz aralayınız."
-
Bitkilerin fazla dal ve çubuklarını kesmek, seyrekleştirmek
-
[-i]
İki şey arasında açıklık oluşturmak, yarı açmak
- ASKERLİK
-
-
[isim]
Asker olma durumu, askerlik hizmeti, bayrakaltı, askeriye
- "Annesi, askerliğini yapıncaya kadar evlenmesine razı değildi." (Erhan Bener)
-
[isim]
Asker olma durumu, askerlik hizmeti, bayrakaltı, askeriye
- ATIVERME
-
-
[isim]
Atıvermek işi
-
[isim]
Atıvermek işi
- AFRİKALI
- ...
- AYDINLIK
-
-
[isim]
Bir yeri aydınlatan güç, ışık
- "Bir elektrik görmediğimizden titrek fener aydınlığına doyamazdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk
-
[sıfat]
Işık alan
- "Aydınlık bir oda."
-
[sıfat]
Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh
- "Aydınlık bir söz."
-
[sıfat]
Kötülükten uzak, temiz, saf
- "Aydınlık bir yüz."
-
[isim]
Bir yeri aydınlatan güç, ışık
- ACIMASIZ
-
-
[sıfat]
Acıma duygusu olmayan, katı yürekli, merhametsiz
-
[zarf]
Acıma duygusu olmadan, merhametsizce
- "Bomboş, acımasız bakan gözler, sert ince dudaklı ağız..." (Necati Cumalı)
-
[sıfat]
Acıma duygusu olmayan, katı yürekli, merhametsiz
- AKROFOBİ
- ...
- ALTINÖZÜ
- ...
- AĞLANMAK
-
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- "Atatürk'ün arkasından çok ağlandı."
-
[nsz]
Ağlama işi yapılmak
- AKSETMEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[-den]
Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek
- "Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[-e]
Bir ışık veya bir şekil düz ve parlak bir yüzeye çarpıp orada aynen görünmek, yansımak
- "Bulunduğumuz yeri sarayın tek parça, geniş camlarından akseden avize ışıkları aydınlatıyordu." (Refik Halit Karay)
-
Evirmek, tersine çevirmek
-
[-e]
Ulaşmak, yayılmak, duyulmak
- "Olay basına aksetti."
-
[-den]
Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek
- ANLATMAK
-
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- "Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." (Peyami Safa)
-
İnandırmak, ikna etmek
- "Derdinizi ona anlatmak kolay değil."
-
[nsz]
Söylemek, nakletmek
- "Sonra bir hikâye anlattı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[-i]
Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
- ANGAJMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bağlantı
-
[isim]
Bağlantı
- ASIVERME
-
-
[isim]
Asıvermek işi
-
[isim]
Asıvermek işi
- AVLATMAK
-
-
[-i]
Avlanma işini yaptırmak
- "Valinin bunları avlatıp yemesi oralılara çirkin, biraz da iğrenç görünürdü." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Avlanma işini yaptırmak
- AYILTMAK
-
-
[-i]
Ayılmasını sağlamak
- "Hekim getirmişler, iğne yapmışlar, beni ayıltmışlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Ayılmasını sağlamak
- AKTİNYUM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 89, atom ağırlığı 227 olan radyoaktif bir element (simgesi Ac)
-
[isim]
Atom numarası 89, atom ağırlığı 227 olan radyoaktif bir element (simgesi Ac)
- ALELUSUL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde
- "Şimdi bunları bırak da bir defa alelusul kardeşine söyle." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Âdet yerini bulsun diye
-
[zarf]
Yol yordam gereğince, kurala uygun bir biçimde
- ARTIRMAK
-
-
[-i]
Artmasını sağlamak, çoğaltmak
-
Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek
-
Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek
-
Herhangi bir davranışta ileri gitmek
- "Sen edepsizliği adamakıllı artırdın."
-
[-i]
Artmasını sağlamak, çoğaltmak