Başında a olan 3 harfli 59 kelime var. A harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde a harfi olan kelimeler listesine ya da sonu a harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında a bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AĞI
-
-
[isim]
Zehir
-
[isim]
Zehir
- AKA
-
-
[isim]
Ağabey
-
[isim]
Ağabey
- AFİ
-
-
[isim]
Gösteriş, çalım, caka
- "Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak diyordum." (Ömer Seyfettin)
- "Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Gösteriş, çalım, caka
- ANI
-
-
[isim]
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra
- "Üstadın bu anıyı anarken gözlerindeki mutluluk pırıltısına gıpta etmiştim." (Haldun Taner)
-
Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü, hatıra
- "Halit Ziya Uşaklıgil'in anılarını topladığı 'Kırk Yıl'ın son ciltleri şiire başladığım yıllarda çıkıyordu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra
- AFT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler
-
[isim]
Ağız mukozasında görülen ufak, kirli sarı lekeler
- ALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yüce, yüksek
- "Bu bizim en büyük, en şanlı, en ali bir günümüz, en mukaddes millî bayramımız." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Yüce, yüksek
- ARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Çıplak
-
Özgür, hür
- "Bu görüş her türlü edebî şişirmelerden ari bir görüştür." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Çıplak
- AZI
-
-
[isim]
Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
-
Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi
-
[isim]
Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş
- AKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dingil
-
[isim]
Dingil
- AMA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- "Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu." (Necati Cumalı)
- "Ama ne manzara! Ama ne film!"
- "Ama, diye sözünü kestim adamın. Aması maması yok, dedi o, sert bir sesle. Niye istifa etmedin?" (Nazlı Eray)
-
Uyarma veya şartlı bir ifade niteliğinde olan bir cümleyi, başka bir cümleye bağlamaya yarayan bir söz
- "İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam." (Kemal Tahir)
- "Ama ne kılık!"
-
Beklenmeyen bir sonucu anlatan iki cümleyi onun sebebi durumunda olan cümleye bağlayan bir söz
- "Gerçi Miralay bey bu suretle tekrar hatıralarına dalıp derdini unutur ama onu gece yarılarına kadar dinlemek fedakârlığı da yine bize düşer." (Haldun Taner)
-
Bir yargıyı veya bir buyruğu pekiştirmek için de kullanılan bir söz
- "Güzel ama güzel bir söz söyledi."
-
Bazen dikkati çekmek için cümlenin sonuna getirilen bir söz
- "Gerçi, vekillerden bazıları yerli yerinde duruyordu ama!" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[bağlaç]
Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma
- AYI
-
-
[isim]
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan (Ursus arctos)
-
[ünlem]
Kaba saba olan insanlar için kullanılan bir seslenme sözü
-
[isim]
Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan (Ursus arctos)
- ADA
-
-
[isim]
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire
- "İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada." (Refik Halit Karay)
-
Trafiğe açık bir yol üzerinde sola dönüşleri sağlayan, sağ tarafta veya yol ortasında yer alan çizgilerle veya kaldırım taşıyla ayrılmış alan
-
Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu
-
[isim]
Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire
- AYA
-
-
[isim]
Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
-
Ayak tabanı
-
Yaprakların düz ve parlak bölümü
-
[isim]
Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
- ABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
- "Sen mi verdin ona gönül yoksa o mu yaktı sana daha önce abayı?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük
-
[sıfat]
Bu kumaştan yapılmış olan
- "Ayağında bir aba potur vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
- "Aba var, post var, meydanda er yok." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Kepenek (I)
-
[isim]
Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
- ARI
-
-
[sıfat]
Temiz, münezzeh
-
Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis
-
Günahsız
-
[sıfat]
Temiz, münezzeh
- AZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üye
- "Komşu gencine yüz vermemiş, çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Vücut parçası, organ
- "Bu vücut, bütün azası kırılmış, birbiri üstüne yığılmış bir külçe hâlinde." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Üye
- ALP
-
-
[sıfat]
Yiğit, kahraman
-
[sıfat]
Yiğit, kahraman
- ARK
-
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
-
[isim]
İçinden su akıtmak için toprağı kazarak yapılan açık oluk, arık
- ATE
-
-
Tanrıtanımaz
-
Tanrıtanımaz
- AĞA
-
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse
- "Bu köyün ağası ben miyim, o mu..." (Tarık Buğra)
-
Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan
- "Mehmet ağa. Hüseyin ağa."
-
Büyük kardeş, ağabey
- "Köye varınca ağamdan parasını muhakkak alır, sana veririm." (Etem İzzet Benice)
-
Okuryazar olmayan yaşlı kimselerin adlarıyla birlikte kullanılan san
-
[sıfat]
Cömert, eli açık
-
Koca
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bazı kuruluşların başında bulunanlara verilen resmî san
- "Yeniçeri ağası. Çarşı ağası."
-
[isim]
Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse