Çalmadan Oynamak
-
çok keyifli ve sevinçli durumda bulunmak
- "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir." (Memduh Şevket Esendal)
-
bir işe çok hevesli görünmek
- "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)