Sonunda ş olan 4 harfli 43 kelime var. Ş harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da başında ş harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- OYUŞ
-
-
[isim]
Oyma işi veya biçimi
-
[isim]
Oyma işi veya biçimi
- AZIŞ
-
-
[isim]
Azma işi veya biçimi
-
[isim]
Azma işi veya biçimi
- ÖPÜŞ
-
-
[isim]
Öpme işi veya biçimi
- "O annesini her öpüşte, böyle bir defa yalanmayı âdet edinmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öpücük
-
[isim]
Öpme işi veya biçimi
- KLOŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek)
- "O zaman kloş eteklerin modası yeni çıkmıştı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Alt tarafı çan biçiminde genişleyen (etek)
- ATAŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tutturgaç
-
[isim]
Tutturgaç
- AÇIŞ
-
-
[isim]
Açma işi veya biçimi
-
[isim]
Açma işi veya biçimi
- AGUŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kucak
- "Seniha'ya sarıldı, aguşuna alıp onu tekrar şımarttı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Kucak
- İNİŞ
-
-
[isim]
İnme işi veya biçimi
-
Yukarıdan aşağıya gittikçe alçalan eğimli yer, yokuş karşıtı
- "İnişte yol uzadıkça uzadı."
-
Gerileyiş, çöküş
-
Araçlı jimnastikte, atlayarak veya hızlanarak araçtan ayrılma durumu
-
[isim]
İnme işi veya biçimi
- OLUŞ
-
-
[isim]
Olma işi veya biçimi, vuku
-
Oluşma, teşekkül, tekevvün
-
Bir durumdan öteki duruma geçiş
-
[isim]
Olma işi veya biçimi, vuku
- ÖTÜŞ
-
-
[isim]
Ötme işi veya biçimi
- "Oturmuş, ağustos böcekleriyle kurbağaların tatlı tatlı ötüşlerini dinliyorduk." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Ötme işi veya biçimi
- AĞIŞ
-
-
[isim]
Ağma işi veya biçimi
- "Gençlikten orta yaşa, orta yaştan yaşlılığa ağışını birlikte yaşadığım bu ev..." (Adalet Ağaoğlu)
-
Su buharının ve başka gazların yerden havaya doğru çıkışı, yağış karşıtı
-
[isim]
Ağma işi veya biçimi
- FLOŞ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Selülozdan yapılan, parlak, bükümsüz iplik
-
[isim]
Selülozdan yapılan, parlak, bükümsüz iplik
- ULAŞ
- ...
- ERİŞ
-
-
[isim]
Erme işi ve durumu
- "Bu makama eriş, ona, bir devlet reisinin tahtına veya koltuğuna kurulmuş gibi bir his verir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Erme işi ve durumu
- ÜLEŞ
-
-
[isim]
Pay
-
[isim]
Pay
- ATEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- "Uygarlık ateşten doğmuştur."
- "Yüzüm nasıl bir hâl aldı bilmiyorum fakat ateş gibi kesildiğini iyi biliyorum." (Tarık Buğra)
- "Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, dişleri birbirine çarpıyordu." (Haldun Taner)
- "Parça parça morarmış yüzüyle ateş püskürüyordu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Tutuşmuş olan cisim
-
Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç
- "Yemeği ateşten indirdim."
- "Bir sözden, bir asker geçişinden, bir düşünceden yüreği parlar, gönlü ateş alır." (Memduh Şevket Esendal)
-
Patlayıcı silahların atılması
- "Top ateşi geceye kadar sürdü."
-
Vücut ısısı
- "Ateşi kırktan aşağıya düşmezdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Öfke, hırs, hınç
- "Fırlayıp ayağa kalkmış, bir duvara yaslanarak ateş fışkıran gözlerle onu seyre başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
Coşkunluk
- "Nejat Efendi'nin çalışında Peregrini'nin ihtirası, ateşi yoktu." (Halide Edip Adıvar)
-
Tehlike, felaket
- "Kendinizi ateşe atıyorsunuz."
-
Büyük üzüntü, acı
- "İçimin ateşi hiç küllenmedi. Seneler geçtikçe daha alevleniyor. Evlat acısı bu ..." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr
- ARIŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kolun dirsekten parmaklara kadar olan bölümü
-
[isim]
Kolun dirsekten parmaklara kadar olan bölümü
- EĞİŞ
-
-
[isim]
Eğme işi veya biçimi
-
[isim]
Eğme işi veya biçimi
- ADAŞ
-
-
[isim]
Adları aynı olanlardan her biri
- "Adaşının, neyin nesi olduğunu hiç bilmiyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Adları aynı olanlardan her biri
- ÖRÜŞ
-
-
[isim]
Örme işi veya biçimi
-
[isim]
Örme işi veya biçimi