Sonunda ş olan 2 harfli 3 kelime var. Ş harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da başında ş harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma
                    
                    
- "İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." (Sait Faik Abasıyanık)
 - "İş alacağım diye, kafasını ve meslek görüşünü de, satmamış bir kişilik." (Aydın Boysan)
 - "En zekileri, en iş bilenleri olan Osman her şeyi anladı." (Refik Halit Karay)
 - "Öbürleri şüpheleniyorlar, bir iş çevirdi ama nasıl anlasak diye düşünüyorlardı." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                    
                        Bir değer yaratan emek
                    
                    
- "Bu senin yaptığın iş değil."
 
 - 
                    
                        Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev
                    
                    
- "Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim." (Ömer Seyfettin)
 - "Üstelik sen de buraya girmeye kalkışırsan işimiz var."
 - "O, ne emrederse ben razıyım, deyip kurnazlıkla işin içinden sıyrıldım." (Reşat Nuri Güntekin)
 
 - 
                    
                        Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü
                    
                    
- "İşler durgun."
 
 - 
                    
                        Kamu yararına yapılan işler
                    
                    
- "Güvenlik işleri."
 
 - 
                    
                        Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma
                    
                    
- "Bu evin işi çok."
 
 - 
                    
                        Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek
                    
                    
- "Sonunda bir iş buldum." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 - 
                    
                        İş yeri
                    
                    
- "Kalk yavrum, işe geç kalacaksın." (Sait Faik Abasıyanık)
 
 - 
                    
                        Ticari anlaşma, alışveriş
                    
                    
 - 
                    
                        Herhangi bir maksatla kurulan düzen
                    
                    
- "İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
 
 - 
                    
                        Bazı deyimlerde "yarar, çıkar" anlamında kullanılan bir söz
                    
                    
- "O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez."
 
 - 
                    
                        Yapılan şey, davranış
                    
                    
- "Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım."
 
 - 
                    
                        Nakış, örgü gibi elde yapılan şey
                    
                    
- "Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü." (Memduh Şevket Esendal)
 
 - 
                    
                        Emek, işçilik, ustalık
                    
                    
- "Bu örtü, işi ağır bir örtüdür."
 
 - 
                    
                        İşlem
                    
                    
- "İşimi görmediler."
 
 - 
                    
                        Sorun, konu, mesele, maslahat
                    
                    
- "Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
 
 - 
                    
                        Gizli neden veya maksat
                    
                    
- "Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti." (Refik Halit Karay)
 
 - 
                    
                        Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış
                    
                    
- "Bu, bir zevk işidir."
 
 - 
                    
                        Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç
                    
                    
- "Erg, jul, kilogrammetre, vat saat, kilovat saat iş ve enerji birimleridir."
 
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma
                    
                    
 - EŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri
                    
                    
- "Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun." (Ömer Seyfettin)
 - "Bir zamanlar Akıntıburnu'nda çalarken, İstanbul'da eşi manendi yokmuş." (Haldun Taner)
 
 - 
                    
                        Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika
                    
                    
- "Kadın diye eşini bellemiş, dürüst, aile babası bir adamdır." (Zeyyat Selimoğlu)
 
 - 
                    
                        Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri
                    
                    
- "Güvercin eşini arıyor."
 
 - 
                    
                        İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner
                    
                    
- "Briçte kuvvetli bir eş seçti."
 
 - 
                    
                        Kuma, ortak
                    
                    
 - 
                    
                        Arkadaş
                    
                    
 - 
                    
                        Etene
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri
                    
                    
 - AŞ
 - 
    
- 
                        [isim]
                    
                        Yemek
                    
                    
 
 - 
                        [isim]
                    
                        Yemek