Başında ş olan 4 harfli 53 kelime var. Ş harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ş harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ş harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ş bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞUBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri
- "Banka şubesi, askerlik şubesi."
-
Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri
- "Üç günün içinde, ders verdiği üç şubeye de 'La Pipe Turque' adlı parçayı, noktasına, virgülüne hatta noktalı virgülüne kadar ezberletti." (Haldun Taner)
-
Dal
- "Hayvanlar iki şubeye ayrılır: Bir hücreliler ile çok hücreliler."
-
Kol
-
[isim]
Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri
- ŞURA
-
-
[isim]
Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer
- "Şuraya oturmuştu."
-
[isim]
Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer
- ŞARJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yükleme
-
[isim]
Yükleme
- ŞAYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
-
Bir şeyin her noktasıyla ilgisi bulunan (pay)
-
[sıfat]
Yaygın, yayılmış (söz veya haber)
- ŞAŞI
-
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- "Üstelik de şaşı olan bu çocuğu ne diye tutup göndermişlerdi?" (Ercüment Ekrem Talu)
-
[zarf]
Gözlerini çarpıtarak
- "Şaşı bakmak."
-
[sıfat]
Birbirine paralel görme ekseni olmayan (göz veya kimse)
- ŞULE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alev, yalım
- "Bütün ordunun kalbini Duatepe'den çıkan kurtuluş şulesi aydınlatmış." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Alev, yalım
- ŞANO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- "Bir sevdiğim, şanoda şarkı söyler / Biri yanı başımda / İçer içer, ötekini kıskanır." (Orhan Veli Kanık)
-
[isim]
Tiyatro sahnesi
- ŞALE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu
-
[isim]
Uzun saçaklı çatısı olan alçak dağ konutu
- ŞALİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- "Ankara şalisi. Bayrak yapılan şali."
-
[isim]
Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş
- ŞIRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
-
Bazı meyve ve sebzelerin özü
- "Elma şırası."
-
Süzülmüş afyon
-
[isim]
Henüz mayalanmamış üzüm suyu
- ŞAKİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haydut, eşkıya
-
[isim]
Haydut, eşkıya
- ŞERİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şeriatla ilgili
-
[sıfat]
Şeriatla ilgili
- ŞİME
- ...
- ŞERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açma, ayırma
-
Bir anlatım veya kitabı açıklama, yorumlama
-
Bir şeyi açıklamak amacıyla yazılmış kitap
-
Açık ve ayrıntılı anlatma
-
[isim]
Açma, ayırma
- ŞAVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Işık
-
[isim]
Işık
- ŞASİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
-
Yapı işlerinde sürme çerçeve
-
Motorlu kara taşıtlarının iskelet bölümü
-
[isim]
Fotoğrafçılıkta içine duyarlı bir cam veya kâğıt konulan, yassı, ışık geçirmez kutu
- ŞECİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Yürekli, yiğit
-
[sıfat]
Yürekli, yiğit
- ŞARK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğu
-
[isim]
Doğu
- ŞEVK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İstek, heves
- "Bütün gençlik heyecanlarımızın, şevklerimizin, çabalarımızın mesnedi olan ve adına Atatürk ilkeleri dediğimiz inançlar..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Bir bitmeyecek şevk verirken beste / Bir tel kopar, ahenk ebediyen kesilir ." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Öyle keyifleniyor, öyle şevke geliyordu ki..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sevinç, neşe
- "Çiftlik yine, sabah oluyormuş gibi şevkini kaybetmeyen bir aydınlık içinde..." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İstek, heves
- ŞASE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak
-
[isim]
İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, çeşitli büyüklükte, kumaştan koruncak