Sonunda ım olan 5 harfli 53 kelime var. IM ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ım olan kelimeler listesine ya da başında ım olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TAŞIM
-
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
-
[isim]
Kaynama sırasında taşma
- SIKIM
-
-
[isim]
Sıkma işi
-
Kapalı elin alabildiği miktar
-
Bir defada sıkılan miktar
-
Ateşli silahlarda bir atış için yeterli olan miktar
-
[isim]
Sıkma işi
- LAZIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gerek, gerekli
- "Yaratıcı hamleler yapmak isteyen bir millet için mutlaka bir şeye inanmak lazım." (Orhan Seyfi Orhon)
- "Onu düzeltmek, yerine yerleştirmek için orada beş, on dakika durmak lazım gelmişti." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Geçişsiz
-
[sıfat]
Gerek, gerekli
- HANIM
-
-
[isim]
Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan
- "Ülker Hanım."
-
Kadın, eş
- "Yok bizim hanım öyle değildir." (Memduh Şevket Esendal)
-
Toplumsal durumu, varlığı iyi olan, hizmetinde bulunulan kadın
- "Becerikli hâliyle Zeynep'e ve hanımına ait bütün işleri elinin içine almıştı." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan
- "Hanım kadın. Hanım kız."
-
[isim]
Kız ve kadınlara verilen unvan, bayan
- TADIM
-
-
[isim]
Tadına bakmak için bir şeyden ağza alınan miktar
-
Tat alma yetisi
-
[isim]
Tadına bakmak için bir şeyden ağza alınan miktar
- CANIM
-
-
sevgi bildiren bir seslenme sözü
- "Susunuz, dedi, beyhude, ... yoruluyorsunuz can alacak noktayı unutuyoruz." (Mahmut Yesari)
- "Gözüne kestirdiği, daha doğrusu, suçlamak için can attığı birisi var." (Tarık Buğra)
- "Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler." (Memduh Şevket Esendal)
- "Eylül sonunda ruhunu teslim eden heves / Can bulmak üzredir yeni baştan bahar ile" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
hoşnutsuzluk anlatan bir seslenme sözü
- "Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
- "Bu sözleriniz bana can verdi."
- "Bitip tükenmek bilmeyen bir tablo gibi serilip giden lale tarlası renkten renge geçtikçe herkesin canı ağzına geliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
(ca:nım) çok güzel, çok değer verilen
- "Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bahar toprağa gene can verdi." (Falih Rıfkı Atay)
- "Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır." (Ahmet Rasim)
- "Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı."
-
sevgi bildiren bir seslenme sözü
- BAĞIM
-
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
-
[isim]
Bir şeyin veya bir kimsenin gücü ve etkisi altında bulunma durumu, tabiiyet
- HISIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akraba
-
Dede ve nineleri bir olanlardan her biri
-
[isim]
Akraba
- ILGIM
-
-
[isim]
Serap
-
[isim]
Serap
- HIŞIM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- "Hareketlerinde o eski hışım kaybolmuştu." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Öfke, kızgınlık
- KIRIM
-
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- "İçtenlik, insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş..." (Salâh Birsel)
-
Hayvanların hastalık, soğuk gibi sebeplerle ölmesi
-
[isim]
Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam
- TIKIM
-
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
-
[isim]
Ağzın alabileceği büyüklükte lokma
- YAPIM
-
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
-
Ham maddeyi el veya makine ile işleyerek mal üretme, imal
-
Özümleme
-
Bir filmin çevrilmesi veya bir radyo, televizyon programının hazırlanması için gerekli çalışmaların tümü ve bu çalışmaların ürünü, prodüksiyon
-
[isim]
Yapma işi, inşa, imal
- SIRIM
-
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- "Şimdi, altmışını geçmiş olmasına rağmen, sırım gibi bir vücudu vardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bazı işlerde sicim yerine kullanılan, sicim kalınlığında, ince ve uzun, esnek deri parçası
- HARIM
-
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi
-
Tarla ve bahçe çevresindeki çit
- "Tarlasına harım çevirmek için dün Matarlı tepelerinde kestiği pırnal fidanı dalları harman yerinde koca bir yığın hâlinde durmakta idi." (Nabizade Nazım)
-
[isim]
Sebze ve meyve bahçesi
- ÇIKIM
- ...
- YALIM
-
-
[isim]
Alev
- "Kuru otların yalımı çabuk geçti." (Necati Cumalı)
-
Kılıç, bıçak gibi kesici araçların keskin yüzü
-
[isim]
Alev
- YAYIM
-
-
[isim]
Yayma işi
-
Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir
- "Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir
-
[isim]
Yayma işi
- ALKIM
-
-
[isim]
Gökkuşağı
-
[isim]
Gökkuşağı
- SATIM
-
-
[isim]
Satış
- "'O Kimdi' adlı polisiye bir sevda romanı yayımladı. 'O Kimdi'yi de satımda bulamazsın." (Selim İleri)
-
[isim]
Satış