Sonunda ık olan 5 harfli 78 kelime var. IK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ık olan kelimeler listesine ya da başında ık olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KANIK

  1. [sıfat] Kanaatkâr
  2. Tokgözlü

CIVIK

  1. [sıfat] Fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmış
    • "Cıvık kar."
    • "Cıvık hamur."
    • "Cıvık çamur."
  2. Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan (kimse)

KAZIK

  1. [isim] Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç
    • "Çadır kazığı."
    • "Hayvanı kazığa bağlamak."
    • "Bütün ilişkileri birilerine kazık atmak üzerine kurulu." (Ahmet Ümit)
    • "Dünyaya kim kazık dikecek?" (Ömer Seyfettin)
  2. Direk, sopa
  3. Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parça
  4. [sıfat] Çok zor (soru, sınav vb.)
  5. Alışverişte aldatma, aldatılma
  6. Genellikle yağlı güreşte, güreşçinin, elini hasmının kispeti içine sokarak yaptığı oyun
  7. İnsanı üzerine oturtarak öldürdükleri, yere dik çakılmış sivri uçlu odun veya şiş
  8. Kazığa oturtarak uygulanan öldürme cezası

YARIK

  1. [isim] Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak
  2. İnce bir çizgi durumunda açılmış yara
    • "Kendini göstermek için terliklerini yarık topuklu tabanlarında şaplata şaplata geçmişti." (Haldun Taner)
  3. Anlaşmazlık, bölünme
    • "Şimdiden birtakım yarıklar açan siyasi rekabetten başka ne mana verilebilirdi?" (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  4. Küçük bir ışık demeti elde etmek için ışık kaynağının önüne konulan, saydam olmayan bir düzlem üzerine açılmış, dikdörtgen biçiminde küçük delik
  5. [sıfat] Yarılarak açılmış veya yarılarak oluşmuş

BIÇIK

  1. [isim] Sel veya dere yatağı

KIZIK
...
CACIK

  1. [isim] Yoğurt, ayran içine hıyar veya marul doğranarak yapılan, çoğu kez sarımsaklı, iştah açıcı yiyecek

FITIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İç organlardan bir parçanın, genellikle bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık
    • "Musiki hocamız genç yaşında bir fıtık ameliyatı sonunda ölmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)

BATIK

  1. [sıfat] Batmış
  2. İflas etmiş

KATIK

  1. [isim] Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek
    • "Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Yağı alınmış yoğurt, ayran

SALIK

  1. [isim] Tavsiye
    • "Dün akşam, bana bu kahveyi salık verdikleri zaman bütün gece sevincimden gözüme uyku girmedi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Olmuş veya olacak bir olay, bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber

BASIK

  1. [sıfat] Basılmış, yassılaşmış
    • "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çok yüksek olmayan, alçak
    • "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
  3. Kısık
    • "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)

GICIK

  1. [isim] Boğazda duyulup aksırtan, öksürten yakıcı kaşıntı
    • "Bronşit filan desem öksürük değil, gıcık bile yok..." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Ne yalan söylemeli, yazı müdürünü gıcık etmekten özel bir zevk alıyordu." (Atilla İlhan)
    • "... gıcık tutmuş gibi manalı manalı öksürdü." (Mahmut Yesari)
  2. Beyaz renkli, dağlıç koyununa benzer vücut yapısında, kuyruğu son omurlara kadar yağ kitlesi ile kaplı ve bu sebeple alt kısmı yuvarlakça görünen, kaba, karışık yapağılı bir koyun türü
  3. Sözleriyle, davranışlarıyla karşısındakini kızdıran, sinirlendiren, sıkan (kimse)

RIZIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yiyecek, içecek şey, azık
    • "Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız." (Refik Halit Karay)
  2. Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet
    • "Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." (Mehmet Çınarlı)

ARTIK

  1. [sıfat] İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan
  2. Daha çok, daha fazla
  3. [zarf] Bundan böyle, sonra, daha, yeter
    • "Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı." (Tarık Buğra)
  4. [isim] Kalan veya artan bölüm
    • "Yemek artığı."
  5. [isim] Bir şey harcandıktan sonra artan bölümü
    • "Kumaş artığı."
  6. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

TAKIK
...
SAPIK

  1. [sıfat] Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayritabii, anormal
    • "Sapık düşünce."
  2. Delice davranışları olan, meczup

YAPIK

  1. [isim] Belleme (II)
  2. Yeniçerilerin giydikleri üstlük

AYRIK

  1. [sıfat] Ayrılmış
    • "Yandan ayrık, tek tük gümüş pırıltılı saçları." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Ayrı tutulan, başkalarına benzemeyen, ayrıcalı, müstesna
  3. Kural dışı
  4. Düzgün ve uygun olmayan, çarpık
    • "Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği çarpık ve ayrık bacaklı, tenasüpsüz olmaktan korur." (Refik Halit Karay)
  5. [isim] Ayrık otu

BALIK

  1. [isim] Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla nefes alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı
    • "Balık baştan kokar, bilmez değilsin a! Hayriye tüccarının batmasına bizim saray sebep olmuştur." (Atilla İlhan)
    • "Evde olduğum günler, sabah erken onunla balığa çıkıyorduk." (Memduh Şevket Esendal)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü