Sonunda ıç olan 28 kelime var. IÇ ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ıç olan kelimeler listesine ya da başında ıç olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
BAŞLANGIÇ, ÇALAKILIÇ, KARAARDIÇ, KIRLANGIÇ, PIRLANGIÇ
ALDANGIÇ, ATLANGIÇ, DALKILIÇ
ARKALIÇ
ÇALGIÇ, DAĞLIÇ, DALGIÇ, KAVLIÇ, KAZGIÇ, SAĞDIÇ, SARNIÇ, YARGIÇ
ALGIÇ, ANDIÇ, ANGIÇ, ARDIÇ, AYRIÇ, BADIÇ, KAKIÇ, KALIÇ, KILIÇ
ALIÇ
KIÇ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KIRLANGIÇ
-
-
[isim]
Kırlangıçgillerden, geniş gagalı, çatal kuyruklu, ince uzun kanatlı, küçük göçebe kuş (Hirundo)
-
Osmanlı donanmasında yer alan, karakol ve keşif işlerinde kullanılan, yelkenli ve kürekli küçük bir tür savaş gemisi
- "Dinlemesine dinliyorum ama bak limana bir kırlangıç giriyor." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Öküz arabasında arka dingil ve tekerlekleri özeğe bağlayan çatal ağaç
-
Köyleri dolaşarak göz hastalıklarını ve özellikle akbasmayı iyi ettiğini öne süren sahte hekim
-
[isim]
Kırlangıçgillerden, geniş gagalı, çatal kuyruklu, ince uzun kanatlı, küçük göçebe kuş (Hirundo)
- BAŞLANGIÇ
-
-
[isim]
Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü
- "Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Tarihler, bu sorunu açıklarken 1071 yılını başlangıç tutarlar." (Cahit Uçuk)
-
Ön söz, giriş, mukaddime
-
[isim]
Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü
- ÇALAKILIÇ
-
-
[zarf]
Durmadan kılıç sallayarak
-
[zarf]
Durmadan kılıç sallayarak
- PIRLANGIÇ
-
-
[isim]
Ses çıkararak dönen topaç
-
[isim]
Ses çıkararak dönen topaç
- KARAARDIÇ
-
-
[isim]
Güney Avrupa'da yetişen bir ardıç türü (Juniperus sabina)
-
[isim]
Güney Avrupa'da yetişen bir ardıç türü (Juniperus sabina)
- DALKILIÇ
-
-
[zarf]
Kılıcını çekmiş olarak, yalın kılıç
- "Süvariler dalkılıç hücuma geçtiler."
-
[zarf]
Kılıcını çekmiş olarak, yalın kılıç
- ATLANGIÇ
-
-
[isim]
Atlama taşı
-
[isim]
Atlama taşı
- ALDANGIÇ
-
-
[isim]
Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak
-
[isim]
Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak
- ARKALIÇ
-
-
[isim]
Arkalık
-
[isim]
Arkalık
- SARNIÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yağmur suyu biriktirmeye yarayan yer altı su deposu
- "Birlikte kalenin sarnıcına kadar yürüdüler." (Refik Halit Karay)
-
Gemilerde bulunan sacdan yapılmış tatlı su deposu
-
[isim]
Yağmur suyu biriktirmeye yarayan yer altı su deposu
- SAĞDIÇ
-
-
[isim]
Düğünde gelin veya güveyiye kılavuzluk eden kimse
-
[isim]
Düğünde gelin veya güveyiye kılavuzluk eden kimse
- ÇALGIÇ
-
-
[isim]
Mızrap
-
Bahçe süpürgesi, çalkı
-
[isim]
Mızrap
- DAĞLIÇ
-
-
[isim]
Kıvırcık koç ile Karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun
-
[isim]
Kıvırcık koç ile Karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun
- YARGIÇ
-
-
[isim]
Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim
-
[isim]
Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim
- KAZGIÇ
-
-
[isim]
Tandırdan ekmeği çıkarmaya yarayan bir araç
-
Bitki kökü çıkarmaya yarayan ucu sivriltilmiş sopa
-
[isim]
Tandırdan ekmeği çıkarmaya yarayan bir araç
- KAVLIÇ
-
-
[isim]
Fıtık
-
[isim]
Fıtık
- DALGIÇ
-
-
[isim]
Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
-
Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse
-
[isim]
Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
- ANDIÇ
-
-
[isim]
Uyarı veya hatırlatmak için yazılan not
-
[isim]
Uyarı veya hatırlatmak için yazılan not
- AYRIÇ
-
-
[isim]
Yol kavşağı, iki yolun ayrıldığı yer
-
[isim]
Yol kavşağı, iki yolun ayrıldığı yer
- KILIÇ
-
-
[isim]
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
- "Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Harbiyede beraber okumuşlar, beraber kılıç kuşanmışlardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler..." (Atilla İlhan)
- "Bizim zavallı soydaşlarımıza kadar önünüze kim rast geldiyse kılıçtan geçirdiniz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bu silah kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu
-
Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası
-
[isim]
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah