Başında i olan 4 harfli 133 kelime var. İ harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde i harfi olan kelimeler listesine ya da sonu i harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında i bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İLAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir alanda yaratıcılığı ile hayranlık uyandıran, çok beğenilen, çok tutulan kimse
- "Müzik dünyasının ilahı. Moda ilahı."
-
Çok tanrıcılıkta tanrı
-
[isim]
Bir alanda yaratıcılığı ile hayranlık uyandıran, çok beğenilen, çok tutulan kimse
- İNEK
-
-
[isim]
Dişi sığır
-
Çok çalışan öğrenci
-
İbne
-
[sıfat]
Aptal, bön
-
[isim]
Dişi sığır
- İSOT
-
-
[isim]
Kırmızı, acı biber
-
[isim]
Kırmızı, acı biber
- İNAL
-
-
[isim]
Kendisine inanılan kimse
-
[isim]
Kendisine inanılan kimse
- İCAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Buluş
- "Nihayet, yaza çize ilk satırı üç nokta ile başlayan yeni bir tarz icat ettim." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gerçekmiş gibi gösterme çabası
- "Çok durduğumdan şüphelenmesinler diye uydurma bir tamir icat ettim." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Buluş
- İLİÇ
- ...
- İSİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ad
- "Ama siz ecnebiler ismi çıkmış yerlerden hoşlanırsınız." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Fabrika sahibinin ismini cismini aldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kişi, insan
- "Biz eskidikçe yaşlarımız yirmiden yirmi bire, yirmi birden yirmi ikiye bastıkça yeni yüzler, yeni isimler katılıyor aramıza." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Ad
-
[isim]
Ad
- İYOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element (simgesi I)
-
[isim]
Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element (simgesi I)
- İLLİ
- ...
- İVME
-
-
[isim]
İvmek işi
-
Hareket eden nesnenin kısa bir zaman içinde, hızında oluşan değişmenin bu zamana oranı
- "Ankara'da yer çekimi ivmesi 980 santimetre/saniyekaredir."
-
[isim]
İvmek işi
- İARE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eğreti, ödünç
- "Bu iare tuvaletiyle, kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı." (Peyami Safa)
-
Eğreti verme, ödünç verme
-
[isim]
Eğreti, ödünç
- İBRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne
- "Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor." (Çetin Altan)
-
Çam, ardıç, sedir vb. ağaçların yaprağı
-
[isim]
Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne
- İĞSİ
- ...
- İPEK
-
-
[isim]
İpek böceği kozaları çözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel
- "Hamam takımları hep sırma ve ipek işlemeli imiş." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Bu telden yapılmış
- "İpek gömlek. İpek çorap."
-
[isim]
İpek böceği kozaları çözülerek çıkarılan ve dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tel
- İKNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- "Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Mektubu sırf Saffet'in saadeti için gönderdiğine kendi vicdanını ikna etmek mecburiyetini hissediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- İHYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- "Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme
-
Yeni bir güç, umut, erinç verme
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- İZAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
-
[isim]
Anlayış, anlama yeteneği
- İŞÇİ
-
-
[isim]
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse
- "Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Toplu olarak yaşayan böceklerde üreme yeteneği olmayan, topluluğun işlerini gören dişi veya erkek
-
[isim]
Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse
- İÇLİ
-
-
[sıfat]
İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
-
Kolay duygulanıp incinen, duygulu, hassas, hisli
- "Annem evlatlarının bu kayıtsızlığına karşı içli bir hâlde günden güne fazla üzülüyor ve bitiyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Duygulandıran, etkili
- "Denize uzanan demir iskelenin ucuna gidip içli şiirler okurduk birbirimize." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
İçi dolu (taneli sebze veya kuru yemiş)
- İADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alınmış bir şeyi geri verme
- "Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." (Refik Halit Karay)
- "Hariciye Nazırı Tevfik Paşa gelerek iade edilmelerini talep eylemiş." (Ahmet Rasim)
-
Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
-
Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme
- "Karşıki kayalar benim sesimi bana iade ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İadeli
-
[isim]
Alınmış bir şeyi geri verme