Başında ürkü olan 17 kelime var. Ürkü ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ürkü olan kelimeler listesine ya da sonu ürkü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ürkü bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
ÜRKÜTÜCÜLÜK
ÜRKÜNTÜSÜZ, ÜRKÜTÜLMEK
ÜRKÜNÇLÜK, ÜRKÜNTÜLÜ, ÜRKÜTÜLME, ÜRKÜTÜLÜŞ
ÜRKÜTMEK, ÜRKÜTÜCÜ
ÜRKÜNTÜ, ÜRKÜSÜZ, ÜRKÜTME, ÜRKÜTÜŞ
ÜRKÜLÜ, ÜRKÜNÇ
ÜRKÜŞ
ÜRKÜ
K R Ü Ü Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
ÜRKÜ
3 Harfli Kelimeler
KÜR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÜRKÜTÜCÜLÜK
-
-
[isim]
Ürkütücü olma durumu
-
[isim]
Ürkütücü olma durumu
- ÜRKÜTÜLMEK
-
-
[nsz]
Ürkütme işi yapılmak
- "Bunlar âdeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Ürkütme işi yapılmak
- ÜRKÜNTÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Ürküntü vermeyen
-
[sıfat]
Ürküntü vermeyen
- ÜRKÜTÜLME
-
-
[isim]
Ürkütülmek işi
-
[isim]
Ürkütülmek işi
- ÜRKÜTÜLÜŞ
-
-
[isim]
Ürkütülme işi
-
[isim]
Ürkütülme işi
- ÜRKÜNTÜLÜ
-
-
[sıfat]
Ürküntü veren
-
[sıfat]
Ürküntü veren
- ÜRKÜNÇLÜK
-
-
[isim]
Ürkünç olma durumu
- "E. Zola toplumsal ürkünçlüğü sağlık bozukluğuna dönüştürmekte kendine usta tanımamış bir romancı besbelli..." (Selim İleri)
-
[isim]
Ürkünç olma durumu
- ÜRKÜTÜCÜ
-
-
[sıfat]
Ürküntüye yol açan (şey)
- "Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Ürküntüye yol açan (şey)
- ÜRKÜTMEK
-
-
[-i]
Ürküntü vermek
-
Korkutup kaçırmak
- "Avcı, elinde ipi silkeleyerek hafif, sanki balıklarını ürkütmek istemiyormuş gibi yavaş yavaş ağını çekiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Herhangi bir etkiyle bitkinin gelişmesini engellemek
-
Korkutmak
- "Bu kadar büyük bir adamın huzuruna çıkmak ihtimali bile beni ürkütüyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Kuşkulandırmak
- "Ali Rıza Bey hemen kendini topladı. Münasebetsiz bir şey yaparak arkadaşını ürkütmekte mana yoktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Ürküntü vermek
- ÜRKÜNTÜ
-
-
[isim]
Ürkme duygusu, tevahhuş
- "Işıltılı gözlerinde en ufak bir ürküntü yoktu." (Nezihe Araz)
- "Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor" (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ürkme duygusu, tevahhuş
- ÜRKÜTME
-
-
[isim]
Ürkütmek işi
-
[isim]
Ürkütmek işi
- ÜRKÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Ürkü vermeyen
-
[sıfat]
Ürkü vermeyen
- ÜRKÜTÜŞ
- ...
- ÜRKÜLÜ
-
-
[sıfat]
Ürkü veren
-
[sıfat]
Ürkü veren
- ÜRKÜNÇ
-
-
[sıfat]
Ürkme, çekinme duygusu veren
- "İncecik bir lüks değil, kaba, zevkten yoksun, çok daha ürkünç bir lüks sergilenecek şimdi." (Selim İleri)
-
[sıfat]
Ürkme, çekinme duygusu veren
- ÜRKÜŞ
-
-
[isim]
Ürkme işi veya biçimi
-
[isim]
Ürkme işi veya biçimi
- ÜRKÜ
-
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik
-
[isim]
Topluluğu saran ortak korku, panik