Sonunda ü olan 5 harfli 87 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

GÜÇLÜ

  1. [sıfat] Gücü olan, kuvvetli, yavuz
    • "Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır." (Atilla İlhan)
  2. Şiddeti çok olan
  3. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu
  4. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
    • "Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler." (Haldun Taner)

DÜŞÇÜ

  1. [sıfat] Hayalperest
    • "Ancak onun gibi düşçü olanların yapabileceği bir atılımla gönüllü yazılmasını minnet ve şükranla karşıladı." (Atilla İlhan)

SÖZCÜ

  1. [isim] Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
    • "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu." (Haldun Taner)
  2. Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör

ÜTÜLÜ

  1. [sıfat] Ütülenmiş, ütü ile buruşuklukları giderilmiş
    • "Ayağında beyaz, yeni ütülü bir pantolon, üstünde bir fildekoz var." (Peyami Safa)

SÜNGÜ

  1. [isim] Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah
    • "Cephane suyunu çekti. Süngü hücumuna kalkılacak." (Atilla İlhan)
  2. Mezar başına nişan olarak dikilen sırık
  3. Isıtma kazanında kömürün karıştırılmasını sağlayan demir çubuk
  4. Kavlakları düşürmek için kullanılan sivri uçlu, uzun çelik çubuk

KÜRSÜ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer
    • "İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Ana bilim dalı
    • "Türk Dili Kürsüsü. Yakın Çağ Tarihi Kürsüsü."
  3. Sandalye
  4. Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm

DÖNGÜ

  1. [isim] Kısır döngü

DÜZGÜ

  1. [isim] Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, norm
  2. Önceden belirlenmiş kalıp, norm

SÜRGÜ

  1. [isim] Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme
  2. Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan veya ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan
  3. Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala
  4. Hastanın büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap
  5. Çoğu kez bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde veya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen sivri uç veya küçük lama

GÖRGÜ

  1. [isim] Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışları, terbiye
    • "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim
  3. Görmüş olma durumu
    • "Görgü tanığı."

TÜTSÜ

  1. [isim] Dinî törenlerde çevrenin güzel kokmasını sağlamak, büyü veya ilaç yapmak amacıyla yakılan kokulu madde
    • "Arziya Hanım da perilerle mutat olan konsültasyonu yaptıktan sonra bana bir tütsü verdi. Nazar değmiş olduğunu ve fazla çalıştırmamalarını tavsiye etti." (Haldun Taner)
  2. İçki

GÖZCÜ

  1. [isim] Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse
  2. Gözetmen
  3. Göz bilimci

YÜKÇÜ

  1. [isim] Taşıyıcı

SÜZGÜ

  1. [isim] Delikli çanak
  2. Balıkçı kepçesi
  3. Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap

TÜRKÜ

  1. [isim] Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume
    • "Kulak ver ki havasında bahçemizin / Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden / Bir türkü söylenmede kendiliğinden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
    • "Dikişine başlarken güzel bir türkü tutturmuştu." (Reşat Enis)
    • "İçeride bir yandan türkü söylüyor, bir yandan da iş yapıyordum." (Peyami Safa)
    • "Azizim, biz kimsenin arabasında kimsenin türküsünü çağırmayız, kendi havamızı mırıldanırız." (Sait Faik Abasıyanık)

DÖŞLÜ

  1. [sıfat] Döşü olan

İNÖNÜ
...
YÜZLÜ

  1. [sıfat] Yüzü herhangi bir nitelikte olan
    • "Yanında ... kapkara yüzlü, bembeyaz dişli lakin çırılçıplak olmayan bir de zenci vardı." (Refik Halit Karay)
  2. Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse)

ÇÜNKÜ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [bağlaç] Şundan dolayı, şu sebeple, zira
    • "Ben şimdi sizin fikrinizi tenkit etmeyeceğim çünkü faydasızdır." (Ömer Seyfettin)

TÜPÇÜ

  1. [isim] Tüp gaz satan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü