Sonunda ü olan 5 harfli 87 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- "Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır." (Atilla İlhan)
-
Şiddeti çok olan
-
Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu
-
Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
- "Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- DÜŞÇÜ
-
-
[sıfat]
Hayalperest
- "Ancak onun gibi düşçü olanların yapabileceği bir atılımla gönüllü yazılmasını minnet ve şükranla karşıladı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Hayalperest
- SÖZCÜ
-
-
[isim]
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
- "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu." (Haldun Taner)
-
Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör
-
[isim]
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
- ÜTÜLÜ
-
-
[sıfat]
Ütülenmiş, ütü ile buruşuklukları giderilmiş
- "Ayağında beyaz, yeni ütülü bir pantolon, üstünde bir fildekoz var." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Ütülenmiş, ütü ile buruşuklukları giderilmiş
- SÜNGÜ
-
-
[isim]
Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah
- "Cephane suyunu çekti. Süngü hücumuna kalkılacak." (Atilla İlhan)
-
Mezar başına nişan olarak dikilen sırık
-
Isıtma kazanında kömürün karıştırılmasını sağlayan demir çubuk
-
Kavlakları düşürmek için kullanılan sivri uçlu, uzun çelik çubuk
-
[isim]
Tüfek namlusunun ucuna takılan küçük kılıç biçiminde delici silah
- KÜRSÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer
- "İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Ana bilim dalı
- "Türk Dili Kürsüsü. Yakın Çağ Tarihi Kürsüsü."
-
Sandalye
-
Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm
-
[isim]
Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer
- DÖNGÜ
-
-
[isim]
Kısır döngü
-
[isim]
Kısır döngü
- DÜZGÜ
-
-
[isim]
Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, norm
-
Önceden belirlenmiş kalıp, norm
-
[isim]
Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, norm
- SÜRGÜ
-
-
[isim]
Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme
-
Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan veya ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan
-
Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala
-
Hastanın büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap
-
Çoğu kez bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde veya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen sivri uç veya küçük lama
-
[isim]
Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen demir veya ağaç kol, tırkaz, sürme
- GÖRGÜ
-
-
[isim]
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışları, terbiye
- "İçinde yaşadığımız aynı çevre, aynı görgü, beni tamamıyla onlara benzetmiyor." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Bir kimsenin, yaşayarak ve deneyerek elde ettiği birikim, deneyim
-
Görmüş olma durumu
- "Görgü tanığı."
-
[isim]
Bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışları, terbiye
- TÜTSÜ
-
-
[isim]
Dinî törenlerde çevrenin güzel kokmasını sağlamak, büyü veya ilaç yapmak amacıyla yakılan kokulu madde
- "Arziya Hanım da perilerle mutat olan konsültasyonu yaptıktan sonra bana bir tütsü verdi. Nazar değmiş olduğunu ve fazla çalıştırmamalarını tavsiye etti." (Haldun Taner)
-
İçki
-
[isim]
Dinî törenlerde çevrenin güzel kokmasını sağlamak, büyü veya ilaç yapmak amacıyla yakılan kokulu madde
- GÖZCÜ
-
-
[isim]
Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse
-
Gözetmen
-
Göz bilimci
-
[isim]
Gözlemleme veya gözetleme işini yapan kimse
- YÜKÇÜ
-
-
[isim]
Taşıyıcı
-
[isim]
Taşıyıcı
- SÜZGÜ
-
-
[isim]
Delikli çanak
-
Balıkçı kepçesi
-
Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap
-
[isim]
Delikli çanak
- TÜRKÜ
-
-
[isim]
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume
- "Kulak ver ki havasında bahçemizin / Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden / Bir türkü söylenmede kendiliğinden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Dikişine başlarken güzel bir türkü tutturmuştu." (Reşat Enis)
- "İçeride bir yandan türkü söylüyor, bir yandan da iş yapıyordum." (Peyami Safa)
- "Azizim, biz kimsenin arabasında kimsenin türküsünü çağırmayız, kendi havamızı mırıldanırız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume
- DÖŞLÜ
-
-
[sıfat]
Döşü olan
-
[sıfat]
Döşü olan
- İNÖNÜ
- ...
- YÜZLÜ
-
-
[sıfat]
Yüzü herhangi bir nitelikte olan
- "Yanında ... kapkara yüzlü, bembeyaz dişli lakin çırılçıplak olmayan bir de zenci vardı." (Refik Halit Karay)
-
Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse)
-
[sıfat]
Yüzü herhangi bir nitelikte olan
- ÇÜNKÜ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[bağlaç]
Şundan dolayı, şu sebeple, zira
- "Ben şimdi sizin fikrinizi tenkit etmeyeceğim çünkü faydasızdır." (Ömer Seyfettin)
-
[bağlaç]
Şundan dolayı, şu sebeple, zira
- TÜPÇÜ
-
-
[isim]
Tüp gaz satan kimse
-
[isim]
Tüp gaz satan kimse