Sonunda ü olan 5 harfli 87 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÜZGÜ
-
-
[isim]
Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım
-
[isim]
Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım
- ÖRÜCÜ
-
-
[isim]
Örme işi yapan kimse
-
Kumaş ve örgülerdeki yırtıkları, delikleri onaran kimse veya bu işlerin yapıldığı yer
-
Duvar yapan veya onaran kimse, yapı ustası
-
[isim]
Örme işi yapan kimse
- DÖNGÜ
-
-
[isim]
Kısır döngü
-
[isim]
Kısır döngü
- GOLCÜ
-
-
[isim]
Çok gol atan oyuncu
- "Millî takımın en büyük golcüsü."
-
[isim]
Çok gol atan oyuncu
- GÜLCÜ
-
-
[isim]
Gül üreten veya alıp satan kimse
-
[isim]
Gül üreten veya alıp satan kimse
- TÜYLÜ
-
-
[sıfat]
Tüyü olan
- "İki dakika içinde etrafıma, ayağımın altındaki tüylü halıya baktım." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Uzun tüyleri olan kilim
-
[sıfat]
Tüyü olan
- REFLÜ
- ...
- GÜÇLÜ
-
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- "Hele kendini güçlü hissederse tetik ol, basbayağı saldırganlaşır." (Atilla İlhan)
-
Şiddeti çok olan
-
Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu
-
Nitelikleri ile etki yaratan, etkili
- "Kitabında ne kadar güçlü ve üslup sahibi bir yazar olduğunu belgeler." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Gücü olan, kuvvetli, yavuz
- SÜSLÜ
-
-
[sıfat]
Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş
- "Geniş, süslü karyola köşede duruyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Süslenmeye, süse çok düşkün olan
- "Süslü bir kadın."
-
[sıfat]
Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş
- ÜZÜCÜ
-
-
[sıfat]
Üzüntü veren, acıklı
- "Üzücü bir durum."
-
[sıfat]
Üzüntü veren, acıklı
- DÜRZÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[ünlem]
Ağır hakaret ve küfür sözü
-
[ünlem]
Ağır hakaret ve küfür sözü
- TÜRKÜ
-
-
[isim]
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume
- "Kulak ver ki havasında bahçemizin / Gök maviliğinden, dal yeşilliğinden / Bir türkü söylenmede kendiliğinden." (Cahit Sıtkı Tarancı)
- "Dikişine başlarken güzel bir türkü tutturmuştu." (Reşat Enis)
- "İçeride bir yandan türkü söylüyor, bir yandan da iş yapıyordum." (Peyami Safa)
- "Azizim, biz kimsenin arabasında kimsenin türküsünü çağırmayız, kendi havamızı mırıldanırız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume
- MÜFTÜ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dinî konularda fetva veren kimse
-
İl ve ilçelerde Müslümanların din işlerine bakan görevli
-
[isim]
Dinî konularda fetva veren kimse
- DÜŞÇÜ
-
-
[sıfat]
Hayalperest
- "Ancak onun gibi düşçü olanların yapabileceği bir atılımla gönüllü yazılmasını minnet ve şükranla karşıladı." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Hayalperest
- ÖBÜRÜ
-
-
[zamir]
Öteki, öbür kişi veya şey, diğeri, öbürkü
-
[zamir]
Öteki, öbür kişi veya şey, diğeri, öbürkü
- DÜRTÜ
-
-
[isim]
Bedensel veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
- "Sevgi bir dürtüdür."
-
[isim]
Bedensel veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim
- YÜNLÜ
-
-
[sıfat]
Yünü olan
-
Yünden yapılmış
- "Yünlü battaniye."
-
[isim]
Yün kumaş
-
Yün kumaştan yapılmış
- "Yünlü etek."
-
[sıfat]
Yünü olan
- BÜRGÜ
-
-
[isim]
Baş örtüsü
-
Çarşaf
-
Atkı
-
İnce perde
-
[isim]
Baş örtüsü
- KÖYLÜ
-
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- "Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun / Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
-
[isim]
Köydeş
- "Hasan benim köylümdür."
-
[isim]
Köy halkı
- "Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu." (Tarık Buğra)
-
Kaba, anlayışsız
- "Otomobilin içinden köylü kılıklı, tıknaz bir adam çıktı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
- KÖKLÜ
-
-
[sıfat]
Kökü olan
-
Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı
-
Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan
-
[sıfat]
Kökü olan