Sonunda ü olan 5 harfli 87 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KÜRSÜ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer
    • "İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Ana bilim dalı
    • "Türk Dili Kürsüsü. Yakın Çağ Tarihi Kürsüsü."
  3. Sandalye
  4. Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm

SÜZGÜ

  1. [isim] Delikli çanak
  2. Balıkçı kepçesi
  3. Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap

MÜFTÜ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dinî konularda fetva veren kimse
  2. İl ve ilçelerde Müslümanların din işlerine bakan görevli

KÜFLÜ

  1. [sıfat] Küflenmiş olan
    • "Küflü ekmek."
  2. [isim] Saklanmış altın para
    • "Galiba sıra küflülere gelmiş."
  3. Zamanı geçmiş, köhne

BÜZGÜ

  1. [isim] Dikişte kumaşın bir ucundan istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım

STATÜ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki durumu
  2. Kadro bakımından bağlı olduğu durum, pozisyon
    • "Kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri siyasi partilere giremezler." (Anayasa)
  3. Tüzük
  4. Heykel
    • "Köyün evlerinin toprağından yapılmış, canlı, ilkel bir statü düşündüm." (Halide Edip Adıvar)

DÜNKÜ

  1. [sıfat] Bugünden bir önceki günle ilgili
    • "Dünkü gün. Dünkü yağmur."
  2. Yakın geçmişteki
    • "Dünkü kaplan, bir kül kedisi yumuşaklığı ile göğsüme yaslandı." (Aka Gündüz)
  3. Acemi, yeni, toy
    • "Daha dünkü damatla böyle çabucak yüzgöz olup rezaleti ayyuka çıkarmak olur mu hiç?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

KÖKLÜ

  1. [sıfat] Kökü olan
  2. Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı
  3. Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan

ÇÖRTÜ

  1. [isim] Değirmende buğday teknesi oluğu

YÜSRÜ

  1. [isim] Bazı ince işlerin yapımında kullanılan siyah bir ağaç ve bu ağacın kökü
  2. [sıfat] Bu kökten yapılmış olan
    • "Yüsrü tespih."

REFLÜ
...
YÜKLÜ

  1. [sıfat] Yükü olan
  2. Yapılacak işi çok olan
    • "O çok yüklü, bu işi başkasına verelim."
  3. Çok çalışmayı gerektiren
    • "Bu yılki ders programı çok yüklü."
  4. Çok fazla, pek çok
    • "Vurgun, yüklü olursa firar kolaylıkları hazırlanmıştır." (Ömer Seyfettin)
  5. Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran
    • "Romanları, denemeleri hep kültürle yüklü, çok yanlı, zengindi." (Haldun Taner)
  6. Çok sarhoş
  7. Paralı, varlıklı
  8. Gebe

YÜZLÜ

  1. [sıfat] Yüzü herhangi bir nitelikte olan
    • "Yanında ... kapkara yüzlü, bembeyaz dişli lakin çırılçıplak olmayan bir de zenci vardı." (Refik Halit Karay)
  2. Şımartılmış, yüz bulmuş (kimse)

ÇÖZGÜ

  1. [isim] Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış

ÇÖRKÜ

  1. [isim] Sayı boncuğu

KÖKSÜ

  1. [isim] Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm

KÖSNÜ

  1. [isim] Erkek ve dişinin birbirine karşı duydukları cinsel istek, şehvet

DÜZGÜ

  1. [isim] Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, norm
  2. Önceden belirlenmiş kalıp, norm

GÖNCÜ

  1. [isim] Ham veya işlenmiş deri satan kimse
  2. Ayakkabı tamircisi

KÖPRÜ

  1. [isim] Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı
    • "Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı." (Orhan Seyfi Orhon)
    • "Ama siz öteki kıyıya köprü kurmadan geçtiniz." (Salâh Birsel)
  2. İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey
    • "Annesinin yalnız onunla değil, hiç kimseyle bir köprüsü yoktu." (Murathan Mungan)
  3. Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri
  4. Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum
  5. Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum
  6. Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü