Sonunda ü olan 4 harfli 38 kelime var. Ü harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ü harfi olan kelimeler listesine ya da başında ü harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

TÜTÜ
...
ÖNCÜ

  1. [isim] Önde gidip haber ulaştıran kimse
  2. Bir sanat ve düşünce akımını, çağına göre yeni bir görüşü başlatan kimse veya eser, müjdeci, avangart
  3. [sıfat] Önden gelen, önde olan, artçı karşıtı
  4. Yürüyüşte kolun ilerisinden giden kıta, pişdar, artçı karşıtı
  5. Önder, kılavuz

ÜÇLÜ

  1. [sıfat] Üç parçadan oluşan, kendinde herhangi bir şeyden üç tane bulunan, müselles
    • "Bu üçlü grup merdivenin en üst basamağında öylece duruyor." (Tarık Buğra)
  2. Üç kişiden oluşmuş
  3. [isim] İskambil, domino vb. oyunlarda üzerinde üç işareti veya noktası bulunan kâğıt, pul
  4. [isim] Üç ses veya çalgı için düzenlenmiş müzik parçası, trio
  5. [isim] Bu parçayı çalan üç kişilik müzik topluluğu, trio

ÖVGÜ

  1. [isim] Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
    • "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi." (Necati Cumalı)

ÖZGÜ

  1. [sıfat] Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede veya şeyde bulunan, has, mahsus
    • "Hepsi de halis sporculara özgü sevimli bir çocukluk ve candanlık içinde kocamışlardı." (Haldun Taner)

BÖRÜ
...
GÖÇÜ

  1. [isim] Toprak kayması

SEZÜ

  1. [isim] Mantar meşesi

ÖÇLÜ

  1. [sıfat] Kin ve intikam dolu, öç alma isteğinde olan
    • "Fransız general beyaz at üstünde Galata'dan geçtiği gün, tıpkı 1908 Meşrutiyeti'nin ilk günlerindeki gazete başyazıları gibi hınçlı ve öçlü idi." (Falih Rıfkı Atay)

ÖLÇÜ

  1. [isim] Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
    • "Ateşli tartışmalara girdiği zaman bile ölçüyü kaçırmazdı." (Haldun Taner)
  2. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi
    • "Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Ölçme sonucu bulunan rakam
    • "Odanın ölçüsü."
  4. Belirlenmiş boyut
    • "Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü."
  5. Ölçüt
  6. Değer, itibar
    • "Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı." (Yusuf Ziya Ortaç)
  7. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu
    • "Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı."
  8. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin
  9. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı

GÜCÜ

  1. [isim] Bez tezgâhında ipliği ayarlayan tezgâh tarağı

GÖRÜ

  1. [isim] Görme yetisi
  2. Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret
    • "Buranın görüsü geniş."
  3. Dolaysız kavrama, birden kavrama

TÜLÜ

  1. [isim] Uzun tüylü, özel güreşlerde yararlanılan erkek deve

ÜNLÜ

  1. [sıfat] Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar
    • "Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi." (Tarık Buğra)
  2. [isim] Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

KÜSÜ

  1. [isim] Küskünlük

ÜZGÜ

  1. [isim] Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı, eziyet, eza, cefa
    • "Bilirim, bir üzgü bin avaz yapar."

MENÜ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Yenecek yemeklerin listesi
  2. Sofraya çıkarılacak yemeklerin hepsi
  3. Komut veya seçenek listesi

GÜNÜ

  1. [isim] Kıskançlık, çekemezlik, haset
  2. Zamanından önce doğan yavru

ÖZLÜ

  1. [sıfat] Özü olan, öz bölümü çokça olan
    • "Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Benliğinde, varlığında, yapısında herhangi bir nitelik bulunan
    • "Ben o kadar bedbaht, doğru özlü bir kadınım ki beni sonra anlayacaksınız." (Aka Gündüz)
  3. Yapışkan, verimli (toprak)
  4. Düşünceyi gereksiz söz kullanmadan bildiren
    • "Özlü anlatım."

REVÜ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü sahne gösterisi
    • "Güzel bir kadın, filmlerdeki asker revü kızları gibi bir selam verdi." (Sait Faik Abasıyanık)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü