Başında ö olan 7 harfli 136 kelime var. Ö harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ö harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖKSÜRÜK
-
-
[isim]
Ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıyla ağızdan gürültü ile çıkması
- "Trende herkes uyuyor, uzun bir öksürük silsilesi ve bazı iniltilerden başka ses yok." (Halide Edip Adıvar)
-
Üşütme gibi bir sebeple ortaya çıkan göğüs hastalığı
- "Sancılı bir öksürükle öksürerek ağlamaya başladım." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Ciğerlerdeki havanın, solunum organlarının kasılması ve zorlanmasıyla ağızdan gürültü ile çıkması
- ÖLDÜRME
-
-
[isim]
Öldürmek işi
- "Meğer eskiden, öldürme vasıtası ne kadar az ve korunma çaresi ne kadar çokmuş." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
[isim]
Öldürmek işi
- ÖZLETME
-
-
[isim]
Özletmek işi
-
[isim]
Özletmek işi
- ÖĞÜRLÜK
-
-
[isim]
Öğür olma durumu
-
[isim]
Öğür olma durumu
- ÖLÜNMEK
-
-
Ölme işi yapılmak
-
Ölme işi yapılmak
- ÖĞRENİŞ
-
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi
-
[isim]
Öğrenme işi veya biçimi
- ÖDÜNSÜZ
-
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olmayan, ödün vermeksizin yapılan, ivazsız
-
Ödün vermeyen (kimse)
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olmayan, ödün vermeksizin yapılan, ivazsız
- ÖMÜRSÜN
-
-
beklenilmeyen iyi davranışlar karşısında söylenen bir söz
- "Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni." (Yunus Emre)
- "... ihtiyar adam hazin bir ömür geçiriyordu." (Falih Rıfkı Atay)
- "Orada ümitler ve hayal sukutlarıyla geçen, bir ömre bedel hareketli hayatı!" (Refik Halit Karay)
- "Ekonomik özgürlüğümden bir nebze olsun ödün vermeyeceğim ömrüm oldukça." (Azra Erhat)
-
beklenilmeyen iyi davranışlar karşısında söylenen bir söz
- ÖĞRETİM
-
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- "Ben bizzat bölükte ilköğretim hocalığı yaptım." (Falih Rıfkı Atay)
-
Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi
-
[isim]
Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- ÖÇLENME
-
-
[isim]
Öçlenmek işi veya durumu
- "Dayanışma evet ama öçlenmeyi sürdürmek hayır demişti içinden." (Haldun Taner)
-
[isim]
Öçlenmek işi veya durumu
- ÖNOLOJİ
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Şarap ve şarap yapımıyla ilgilenen bilim dalı
-
[isim]
Şarap ve şarap yapımıyla ilgilenen bilim dalı
- ÖZGÜRCE
-
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
-
[zarf]
Özgür bir biçimde
- ÖLÇÜSÜZ
-
-
[sıfat]
Ölçülmemiş, ölçüsü alınmamış olan
-
[zarf]
Nereye varacağı düşünülmeksizin, yerli yersiz
- "Ölçüsüz konuşmak."
-
Pek çok, aşırı, gelişigüzel, rastgele
- "Şüphe yok ki ölçüsüz bir para israfı bu borçları daha çoğaltacak, hiç azaltmayacaktı." (Peyami Safa)
-
Ölçüsü olmayan, vezinsiz
-
[sıfat]
Ölçülmemiş, ölçüsü alınmamış olan
- ÖKSÜRÜŞ
-
-
[isim]
Öksürme işi veya biçimi
-
[isim]
Öksürme işi veya biçimi
- ÖZİŞLER
- ...
- ÖLÇÜTLÜ
-
-
[sıfat]
Ölçütü olan
-
[sıfat]
Ölçütü olan
- ÖNERMEK
-
-
[-i]
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek
- "Birtakım pratik öğütler, temrinler önerir." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek
- ÖFKESİZ
-
-
[sıfat]
Öfkelenmeyen
-
Kızgın olmayan
- "Öfkesiz bir sesle dedi ki ..." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Öfkelenmeyen
- ÖRKLEME
-
-
[isim]
Hayvanların yere çakılan bir kazığa uzun bir iple bağlanarak belirli bir daire içerisinde otlamalarına izin verilen ve bu alandaki yem tamamen otlandıktan sonra kazığın yeri değiştirilmek suretiyle devam edilen bir otlatma sistemi
-
[isim]
Hayvanların yere çakılan bir kazığa uzun bir iple bağlanarak belirli bir daire içerisinde otlamalarına izin verilen ve bu alandaki yem tamamen otlandıktan sonra kazığın yeri değiştirilmek suretiyle devam edilen bir otlatma sistemi
- ÖYLEYSE
-
-
o hâlde
- "Ben öyle bir şey demedim." (Refik Halit Karay)
- "Öyle veya böyle, bir amatör, bir heveskâr işte." (Tarık Buğra)
- "Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
o hâlde