Başında ça olan 6 harfli 68 kelime var. Ça ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ça olan kelimeler listesine ya da sonu ça ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ça bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A Ç Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÇAPÇAK

  1. [isim] Çamçak
  2. Ağzı açık fıçı
    • "Elimi çapçağa daldırdım, karidesi bıyığından yakaladım." (Sait Faik Abasıyanık)

ÇAPSIZ

  1. [sıfat] Çapı geniş olmayan
  2. Yetersiz, dar görüşlü
    • "Yahya Kemal'in, döneminin ünlü ve çapsız şairlerinden birine söyledikleri gerçekten unutulmaz." (Tomris Uyar)

ÇATILI

  1. [sıfat] Çatısı olan (yapı)
    • "Burası uzaktan beyaz çatılı, tenha bir köye benziyordu." (Ömer Seyfettin)
  2. Çatılmış olan
  3. Başına çatkı bağlanmış olan

ÇATANA

  1. [isim] Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot
    • "Süslü, hususi birçok çarklı çatanalar geçer." (Abdülhak Şinasi Hisar)

ÇARKLI

  1. [sıfat] Çarkı olan
  2. [isim] Her iki yanda birer çarkı bulunan vapur

ÇALKAR

  1. [isim] Tahıl tanesini yabancı nesnelerden seçmeye veya tohumlukta kullanılacak tahılı ayırmaya yarayan döner kalburlu araç, çalkağı, çalkak

ÇALMAK

  1. [-i] Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
    • "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Bu Salih Araboğlu, tefecilikten, çalıp çırpmaktan para yapmış, uğursuz heriflerden biridir." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
    • "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." (Ruşen Eşref Ünaydın)
  3. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
    • "Fevkalade zekidir; iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır." (Refik Halit Karay)
  4. [nsz] Ses çıkarmak, ses vermek
    • "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Atmak, çarpmak, vurmak
  6. Yoğurt yapmak için sütü mayalamak, katıp karıştırmak
    • "Ana, inek sağar; yoğurt çalar, yayık vurur." (Tarık Buğra)
  7. Üzerine sürmek
    • "Ekmeğin üzerine yağ çaldı."
  8. [-i] Bozmak, zarar vermek
  9. [-i] Kumaşın bir parçasını kesmek
  10. Madeni oymak, kalemle işlemek
  11. [-e] Benzemek, andırmak
    • "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi." (Sait Faik Abasıyanık)
  12. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
  13. [-i] Süpürmek, temizlemek
    • "Tozu çalmak."

ÇAMUKA

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Gümüş balığına benzer bir balık (Atherina hepsetus)

ÇATICI

  1. [isim] Çatma işini yapan kimse
  2. Çatı işlerini yapan kimse

ÇAĞCIL

  1. [sıfat] Çağdaş
    • "Kuşku yok ki çok modern, çağcıl bir roman." (Selim İleri)
  2. Tekniğin, bilimin yeniliklerinden yararlanan, modern
    • "Çağcıl fizik."

ÇANGAL

  1. [isim] Ayakta güreşirken karşı güreşçinin koltuğu altından bir kolu sokarak bir ayakla o güreşçinin bir bacağına çengel taktıktan sonra onu öne doğru eğip başı üzerinden atma oyunu

ÇAKMAK

  1. [isim] Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası
    • "Nasıl oldu bilmem, eğilip yakarken çakaralmaz çakmak kıvılcım çıkardı." (Burhan Felek)
  2. Çelik, taş, cam, plastik vb. maddeden yapılmış gaz veya benzinle dolu tutuşturma aleti
  3. Tabanca veya tüfeklerde bulunan tetik düzeni

ÇAPRAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Eğik olarak birbiriyle kesişen
    • "Mitralyözler onu çapraza almış, kızıl iğneleriyle gövdesini delik deşik ediyorlardı." (Atilla İlhan)
  2. İki taraflı, karşılıklı
    • "Çapraz ateş."
  3. [zarf] Eğik bir biçimde
    • "Boynuna çapraz astığı tüfeğini yokladı." (Samim Kocagöz)
  4. [isim] Bir tür olta iğnesi
  5. [isim] Kopça, düğme
  6. [isim] Güreşte rakibin koltuk altından kol geçirip sarma oyunu

ÇARKIT

  1. [sıfat] Eski, bozuk, sakat

ÇARKÇI

  1. [isim] Kesici aletleri çarkla bileyen kimse, bileyici
  2. Vapurlarda makine bölümünü yöneten kimse
    • "Karısı bir deniz çarkçı subayının kızıdır." (Memduh Şevket Esendal)

ÇANDIR

  1. [sıfat] Karışık, melez
  2. Aşılanmamış, yaban

ÇAĞNAK

  1. [isim] Amniyon sıvısı

ÇAKŞIR

  1. [isim] Paça bölümü diz üstünde veya diz altında kalan bir tür erkek şalvarı
    • "İyi işlenmiş mavi çakşır ve mavi cepken giyerdi." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Kuşların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy

ÇAPMAK

  1. [-i] Koşturmak
    • "Atını çaparak gitti."
  2. [nsz] Akın etmek, koşmak
    • "Yağı basar, uğru çapar, tek başıma barınamam, ölürüm." (Memduh Şevket Esendal)

ÇAPRAK

  1. [isim] Eyer örtüsü, şaprak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü