Sonunda ç olan 5 harfli 106 kelime var. Ç harfi ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da başında ç harfi olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AYRIÇ

  1. [isim] Yol kavşağı, iki yolun ayrıldığı yer

GÜLEÇ

  1. [sıfat] Her zaman gülümseyen, mütebessim
    • "Biraz sonra geceki güleç memur, hafif kapalı gözleriyle göründü." (Çetin Altan)

GEREÇ

  1. [isim] Belirli bir işi yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal
    • "Bu sarayların bütün gereci Londra'dan taşınmıştır." (Salâh Birsel)

KILIÇ

  1. [isim] Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah
    • "Zırhları biraz paslanmış ve yaldızları bir hayli solmuş eğri kılıçlar asılıydı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "Harbiyede beraber okumuşlar, beraber kılıç kuşanmışlardı." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kale kapılarında Allah adına birbirine kılıç üşürenler..." (Atilla İlhan)
    • "Bizim zavallı soydaşlarımıza kadar önünüze kim rast geldiyse kılıçtan geçirdiniz." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bu silah kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu
  3. Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası

DOĞAÇ

  1. [isim] Şiir veya sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical

GÜMEÇ

  1. [isim] Bal peteğini oluşturan altı köşeli gözeneklerden her biri

İMLEÇ

  1. [isim] Fiziksel bir olayı kendiliğinden tespit edip çizen araç, kaydedici
  2. Konumu genellikle klavye veya fare ile denetlenen, ulaşılacak verinin yerini, yazılacak veya düzeltilecek bölümleri gösteren işaretçi

SAYAÇ

  1. [isim] Hava gazı, elektrik, su vb.nin kullanılan miktarını veya mekanik etkilenmeleri ölçen alet, saat

DEĞEÇ

  1. [isim] Değişik elektrik çevrimi veya araçları arasında bağlantı kurmaya yarayan ve bir elektromıknatısla uzaktan kumanda edilen çevrim kesici

HARİÇ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dış, dışarı
    • "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Yabancı ülke, dışarı
    • "On yıl hariçte kalmış."
  3. [zarf] Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere, müstesna
    • "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder." (Burhan Felek)

ERİNÇ

  1. [isim] Hiçbir eksiği, üzüntüsü ve acısı olmama durumu, dirlik, rahat, huzur
    • "Değiliz, erinç içinde değiliz biz, erinç içinde olmayı da aramıyoruz, dilemiyoruz." (Nurullah ataç)

KİREÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Mermer, tebeşir, kireç taşı, alçı taşı gibi birçok taşın özünü oluşturan kalsiyum oksit, (CaO)
    • "Duvarlar kireç badanalı idi." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Genç kadının yüzü kireç gibi ağarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Kalsiyum hidroksit, Ca(OH)

HAVUÇ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota)

DÖVEÇ

  1. [isim] Ağaçtan yapılmış havan
    • "Sarımsak döveci."

TOKAÇ

  1. [isim] Çamaşır yıkarken kullanılan, tahtadan, yassı tokmak

AYRAÇ

  1. [isim] Cümle içinde geçen bir sözü, metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay veya köşeli biçimde işaret, parantez

EZİNÇ

  1. [isim] Organik veya ruhsal büyük sıkıntı, azap

SONUÇ

  1. [isim] Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
    • "Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi." (Necati Cumalı)
    • "Çalışmaları sonuç vermedi."
  2. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
    • "Sınav sonucu."
    • "Görüşmelerden sonuç alınamadı."
  3. Öz, özet
  4. Bir yarışmada, spor karşılaşmasında tarafların elde ettikleri puan, sayı, skor
  5. Yazının veya sözün bitim bölümü

OVMAÇ

  1. [isim] Hamuru ovalayarak yapılan kırıntılarla pişirilmiş çorba
  2. Taze tarhana

UTANÇ

  1. [isim] Utanma duygusu, hicap
    • "O zaman, tuhaf bir utanca düşüp şaşırır, başımı önüme eğerdim." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Bundan utanç duyuyor, utanılacak pek az şey yapan birisi olarak da gerginleşiyordu." (Tarık Buğra)
    • "Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Süleymaniye'nin avlusunu dolaşırken, utancımızdan yerin dibine gireceğimiz geldi." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü