Başında ç olan 5 harfli 224 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇÖMME
-
-
[isim]
Çömmek işi
-
[isim]
Çömmek işi
- ÇÖPÇÜ
-
-
[isim]
Evlerden çöpleri toplayan veya sokakları süpüren temizlik işçisi
-
[isim]
Evlerden çöpleri toplayan veya sokakları süpüren temizlik işçisi
- ÇEKİM
-
-
[isim]
Çekme işi
-
Fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere, adların da ad durumlarına göre uğradıkları değişiklikler, tasrif
-
Herhangi bir cismin, başka bir cismi kendine doğru çekme gücü, cazibe
- "Güneş çekimi. Yer çekimi. Mıknatıs çekimi."
-
Alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası, plan
-
[isim]
Çekme işi
- ÇEPİN
-
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
-
[isim]
Bahçelerde kullanılan küçük çapa
- ÇAVMA
-
-
[isim]
Çavmak işi
-
[isim]
Çavmak işi
- ÇUKUR
-
-
[isim]
Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer
- "Eşek sendeleyip yandaki çukurun içine düştü, kalkamadı." (Memduh Şevket Esendal)
- "Kendi ayağınız ve büyük aklınızla gidip düştüğünüz çukurdan bize ne?" (Aka Gündüz)
-
Çene ve yanaktaki gamze
- "Ne hoş gülerdi, yanaklarının çukuru ne derli toplu açılırdı." (Refik Halit Karay)
-
Mezar
- "Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım." (Mahmut Yesari)
-
[isim]
Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer
- ÇATAL
-
-
[isim]
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
-
Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
-
Dallı olan şeylerin her kolu
-
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
- "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı." (Peyami Safa)
-
Dirgen
-
Bir tür olta iğnesi
-
[sıfat]
Ucu kollara ayrılmış
- "Çatal dal. Çatal yol."
-
[sıfat]
İki taraflı
- "Çatal anahtar."
- "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar." (Halk türküsü)
-
[sıfat]
İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
- "Çatal söz."
-
[isim]
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
- ÇOCUK
-
-
[isim]
Küçük yaştaki oğlan veya kız
- "Çocuğun bir sütninesi vardı." (Refik Halit Karay)
- "Çocuk gibi adam."
- "Araya araya bu oyunu mu buldun? Ayol sen sahiden çocuk kalmışsın." (Refik Halit Karay)
- "Ben de bir türlü ne olduğunu anlayamamıştım! Çocuktan al haberi derler... Boş laf değilmiş." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Soy bakımından oğul veya kız, evlat
- "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Sen de çocuk gibisin, o adamın sözüne inanılır mı?"
-
Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak
- "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Genç erkek
-
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
-
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
- "Otuz yaşında ama hâlâ çocuk."
-
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
-
[isim]
Küçük yaştaki oğlan veya kız
- ÇİVİT
-
-
[isim]
Eskiden çivit otundan, bugün yapay yollarla elde edilen, mavi renkli, sarılığını gidermek için çamaşırın son suyuna karıştırılan toz boya
- "Gömleğime yine çivit koymuş annem." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Eskiden çivit otundan, bugün yapay yollarla elde edilen, mavi renkli, sarılığını gidermek için çamaşırın son suyuna karıştırılan toz boya
- ÇALTI
-
-
[isim]
Diken, çalı
-
[isim]
Diken, çalı
- ÇAMÇA
-
-
[isim]
Sazangillerden, pullarından yalancı inci yapılan bir ırmak balığı (Leuciscus rutilus)
-
[isim]
Sazangillerden, pullarından yalancı inci yapılan bir ırmak balığı (Leuciscus rutilus)
- ÇERAĞ
- ...
- ÇÖKÜŞ
-
-
[isim]
Çökme işi veya biçimi, inhitat
-
Yıkılma
- "Yapıların depremde çöküşü korkunçtu."
-
Çömelip yere oturuş
- "Devenin çöküşü."
-
Devletlerin veya uygarlıkların son bulması, mahvolması, inhitat
- "Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş yılları."
-
[isim]
Çökme işi veya biçimi, inhitat
- ÇARŞI
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri
- "Elbet çarşıda bir kahve, bir çaycı dükkânı bulurum." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Her gün çarşı pazar dolaşarak ona küçük bir apartman hazırlamaya çalışıyoruz." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri
- ÇUVAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
-
[sıfat]
Bu torbanın alabileceği miktarda olan
- "Yanımızda, ne olur ne olmaz diye alınmış yarım çuval peksimet vardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Pamuk, kenevir veya sentetik iplikten dokunmuş büyük torba
- ÇIKAK
-
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
-
Boğumlanma noktası
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
- ÇIRPI
-
-
[isim]
Dal, budak kırpıntısı
- "Bir çırpıya benzeyen kolunu sol tarafta bir yere uzattı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Boyalı ve gergin bir sicimi yay gibi çekip bırakmak yoluyla çizgi çizme
- "Çırpı vurmak."
-
Çok zayıf
-
[isim]
Dal, budak kırpıntısı
- ÇİÇEK
-
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- "Hiç kurumuş ağaç yeşerir, çiçek açar mı?" (Ömer Seyfettin)
- "Küçükken çıkardığı çiçek, sabanla tarla sürer gibi çehresinin altını üstüne getirmiş." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Sen yirmi beşine bile gelmemiş çiçek gibi bir taze duldun." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ovalar, dağlar tepeden tırnağa çiçeğe kesmiş, bütün dünya çiçek kokuyordu." (Yahya Kemal)
-
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
- "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım." (Refik Halit Karay)
- "Her biri bir mazinin çiçek açmasıdır." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
- "Onun ne çiçek olduğunu hep biliriz."
-
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
-
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
-
[isim]
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
- ÇAKIR
-
-
[sıfat]
Açık mavi, hareli ela (göz)
- "Soluk esmer renkli, çakır gözlü, ağır tavırlı, az konuşur bir delikanlıydı." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Çakırdoğan
-
[sıfat]
Açık mavi, hareli ela (göz)
- ÇALKI
-
-
[isim]
Çalgıç
-
Tırpan
-
[isim]
Çalgıç