Başında ö olan 5 harfli 63 kelime var. Ö harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ö harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ö harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.

Karmaşık harflerden başında ö bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ÖZDEN

  1. [sıfat] Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
  2. İçten, candan, samimi
    • "Ama ne kadar özden, ne kadar inandırıcıydı bir bilseniz." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. [isim] Timüs

ÖRGEN

  1. [isim] Organ, uzuv

ÖVMEK

  1. [-i] Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek, methetmek, sena etmek, yermek karşıtı

ÖNERİ

  1. [isim] Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
  2. İncelenmek için ileri sürülen şey, teklif

ÖLMEK

  1. [nsz] Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek
    • "Allah geride kalanlara ömür versin, ölenle ölünmez; konuşacağız da gezeceğiz de yiyeceğiz de içeceğiz de..." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bu defa artık ölmek var, dönmek yoktur." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Çünkü çiçek kokusu. Proust'un tıknefes nöbetlerinde ölüp ölüp dirilmesine yol açarmış." (Salâh Birsel)
  2. Bitki, solmak
    • "Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür."
  3. Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek
  4. Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak
    • "Bu usul öldü artık."

ÖNSEL

  1. [sıfat] Hiçbir denemeye dayanmayan ve akıl yordamıyla bulunup ortaya konan, apriori

ÖZEME

  1. [isim] Özemek işi veya durumu

ÖREKE

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek

ÖRTME

  1. [isim] Örtmek işi
  2. Baş örtüsü
  3. Üstü kapalı, önü açık yer
    • "Damın örtmesinin altında hasta koyunlara bakıyordu bir adamla beraber." (Yahya Kemal)

ÖNEZE

  1. [isim] Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu, evsin
  2. Sürek avında pusuda av bekleyen avcı

ÖNCEL

  1. [isim] Bir görevde, meslekte kendinden önce yerini tutmuş olan kimse, selef, ardıl karşıtı
  2. Önceden yaşamış olanlar
  3. Sonucun çıkarıldığı önerme veya önermeler

ÖRGÜT

  1. [isim] Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat
    • "Örgütteki dosyası da çoktan dürülmüştü." (Tarık Buğra)
    • "Sizler batıda yerleştiğiniz her karış toprakta Oğuz töresini yaşatacak örgütleri kuracaksınız." (Nezihe Araz)
  2. Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü

ÖZDEK

  1. [isim] Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat
  2. İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat
  3. Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne, madde
  4. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler

ÖLÇÜŞ

  1. [isim] Ölçme işi veya biçimi

ÖZGÜR

  1. [sıfat] Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür
    • "Muallim Naci'den önceki çevirmenler de çok özgür bir çeviriden yanadırlar." (Salâh Birsel)
  2. Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür (ulus, ülke)
  3. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan
  4. Tutuklu olmayan, hür
  5. Başkasının kölesi olmayan, hür
  6. Siyasi bir güç tarafından denetlenmeyen, engellenmeyen
    • "Özgür basın. Özgür girişim."

ÖZGÜL

  1. [sıfat] Bir türle ilgili, bir türe ilişkin

ÖRTÜK

  1. [sıfat] Örtülü, kapalı

ÖLÇÜM

  1. [isim] Ölçme işi
  2. Ölçülerek elde edilen sonuç
    • "Bu alanın ölçümü iki kilometrekaredir."
  3. Ölçümleme sonucu, takdir

ÖLMEZ

  1. [sıfat] Ölümsüz, kalıcı olan
    • "Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser." (Âşık Veysel)
  2. Çok dayanıklı, kolay eskimeyen

ÖPMEK

  1. [-i] Sevgi, saygı, bağlılık, teşekkür belirtmek amacıya dudaklarını bir şeye veya birine değdirmek
    • "Prenses karşıdan gelip yanağımı öptü." (Aka Gündüz)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü