Başında ç olan 5 harfli 224 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇETEN
- ...
- ÇOKAL
-
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
-
[isim]
Savaşlarda giyilen zırh
- ÇARKA
-
-
[isim]
Osmanlı ordusunda öncü görevi
-
[isim]
Osmanlı ordusunda öncü görevi
- ÇÖMÇE
-
-
[isim]
Tahta kepçe, çemçe
-
[isim]
Tahta kepçe, çemçe
- ÇAKMA
-
-
[isim]
Çakmak işi
-
Vurulup çakılarak yapılmış kuyumcu işi
-
Bu işte kullanılan kuyumcu kalıbı
-
Deri hastalığı, yara, çıban
-
[isim]
Çakmak işi
- ÇAYLI
-
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
-
[sıfat]
İçinde çay bulunan
- ÇOTRA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış küçük su kabı
- "Elime çotranın yanındaki bir balta geçti." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Ağaçtan yapılmış küçük su kabı
- ÇELME
-
-
[isim]
Çelmek işi
- "Bir keresinde de karısı şişman kocasına ustalıkla bir çelme attı." (Haldun Taner)
-
Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma
- "Bir itişme, bir bakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Herkesin birbirine çamur attığı, çelme taktığı, birbirinin gözünü oyduğu bu dünyada..." (Haldun Taner)
-
Arkadan hafifçe bağlanan baş örtüsü
-
[isim]
Çelmek işi
- ÇÖZÜK
-
-
[sıfat]
Çözülmüş olan
-
[sıfat]
Çözülmüş olan
- ÇAKIN
-
-
[isim]
Kıvılcım
-
Şimşek
-
[isim]
Kıvılcım
- ÇİĞİN
-
-
[isim]
Omuz
-
[isim]
Omuz
- ÇITAK
-
-
[sıfat]
Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan
-
Kaba, huysuz, kavgacı
-
[sıfat]
Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan
- ÇIPIR
-
-
[isim]
Yonga
-
[isim]
Yonga
- ÇALMA
-
-
Hırsızlık, sirkat
- "Rüyamıza kadar giren bu bahçeden elma çalmaya gidiyorduk." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Başa sarılan sarık
-
[sıfat]
Çalınmış
- "Çalma mal."
-
[sıfat]
Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş
- "Çalma çiçekli bir gümüş vazo."
-
Kibrit
-
[isim]
Çalmak işi
- "Kimsenin bilmediği bir havayı çalmaya başladılar." (Halit Fahri Ozansoy)
-
Hırsızlık, sirkat
- ÇELEK
-
-
[isim]
Boynuzu kırık veya eğri hayvan
-
[isim]
Boynuzu kırık veya eğri hayvan
- ÇITIR
- ...
- ÇELİK
-
-
[isim]
Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat
- "Süngülerini çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Çelik ve demir vücuduyla hassas bir sporcuya benziyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bu alaşımdan yapılmış
- "Tavandaki abajursuz, çelik elektrik lambasını yakmış okuyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat
- ÇEVRE
-
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." (Oktay Rifat)
-
Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam
- "Her girdiği çevreye kişiliği ile birlikte olgun ve asil bir huzur havası getirirdi." (Haldun Taner)
-
Sırma işlemeli mendil
- "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." (Mahmut Yesari)
-
Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit
- "Siyasi çevreler. Sanat çevresi."
-
Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit
- "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." (Haldun Taner)
-
Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst
-
Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi
-
Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü
-
[isim]
Bir şeyin yakını, dolayı, etraf
- ÇIKAK
-
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
-
Boğumlanma noktası
-
[isim]
Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
- ÇEHRE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yüz (II)
- "Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım." (Ncmettin Halil Onan)
- "Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu." (Refik Halit Karay)
- "İhtiyarın çehresi fena hâlde bozulmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
Görünüş
-
Kimlik
- "Şehrin etnik çehresi de bizim için az çok meçhuldür." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
Somurtkanlık
-
[isim]
Yüz (II)