Başında ç olan 4 harfli 36 kelime var. Ç harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ç harfi olan kelimeler listesine ya da sonu ç harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında ç bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÇİTİ
-
-
[isim]
Çitme işi
-
[isim]
Çitme işi
- ÇUKA
-
-
[isim]
Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de yaşayan tekirlerin irisi
-
[isim]
Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de yaşayan tekirlerin irisi
- ÇIĞA
-
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
-
[isim]
Mersin balığının, yumurtasından havyar yapılan türü (Acipenser ruthenus)
- ÇALI
-
-
[isim]
Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki
-
[isim]
Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki
- ÇARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
- "Sonra aklına daha emin bir çare gelmiş gibi ters yüzü geri döndü." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.." (Mahmut Yesari)
-
Tedavi yolu, deva
-
[isim]
Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu
- ÇİLE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- "Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır." (Refik Halit Karay)
- "Âşıkın olmaz mı çile çekmesi / Çilenin olmaz mı boyun bükmesi." (Seyrani)
- "Yirmi beş senedir Beykoz'daki o tekke gibi evde çile dolduruyorum." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem
-
[isim]
Zahmet, sıkıntı
- ÇEÇE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina)
-
[isim]
İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina)
- ÇIKI
-
-
[isim]
Çıkın
- "Düğünün hamamı benden. Çerezi, çıkısı hepsi benden." (Abbas Sayar )
-
[isim]
Çıkın
- ÇİZİ
-
-
[isim]
Çizgi
-
Saban demirinin toprakta bıraktığı iz
-
Tutum, davranış
-
[isim]
Çizgi
- ÇEKİ
-
-
[isim]
Tartı
-
225,978 kg olan, odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan ağırlık ölçü birimi
-
Üzüntü, sıkıntı
-
Kadınların başlarına bağladıkları örtü
-
[isim]
Tartı
- ÇIRA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
-
Bu bölümden küçük küçük kesilerek hazırlanmış, tutuşturma ve aydınlatma işlerinde kullanılan parça
-
Lamba
-
[isim]
Çam vb. reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü
- ÇIPA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Gemilerin dalgalara, akıntılara kapılarak yer değiştirmemesi için suya atılan, zincirle gemiye bağlı bulunan, ucu çengelli ağır demir araç, çipo, demir
-
[isim]
Gemilerin dalgalara, akıntılara kapılarak yer değiştirmemesi için suya atılan, zincirle gemiye bağlı bulunan, ucu çengelli ağır demir araç, çipo, demir
- ÇUHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- "Yüzü al çuha gibi kızarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- ÇİFT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler)
- "Harmanı biz dövelim, öküzleri biz çifte koşalım, tarlayı biz sürelim, siz yukarıda aşık atın." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Bir erkek ve bir dişiden oluşan iki eş
- "Kocası İtalyan, karısı Sırbistanlı olan bu çift ile araları pek iyi idi, ailece de görüşüyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Toprağı sürmek için birlikte koşulan iki hayvan
-
[isim]
Küçük maşa veya cımbız
- "Kuyumcu çifti. Saatçi çifti."
-
[sıfat]
Birbirini tamamlayan iki tekten oluşan (nesneler)
- ÇUCU
-
-
[isim]
Semerci
-
[isim]
Semerci
- ÇABA
-
-
[isim]
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor
- "Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur." (Falih Rıfkı Atay)
- "Onu kurtarabilmek için olmayacak şeylere saldırmak derecesinde bir çaba gösteriyorsunuz." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Tehlikeyi anlamış olacak ki seçimlerde oylarını dağıtmamaya çaba harcıyordu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor
- ÇAKI
-
-
[isim]
Açılıp kapanan bir veya birkaç ağızlı küçük cep bıçağı
- "İki çocuk tahta saplı bir çakı ile kollarını çizdiler." (Ömer Seyfettin)
- "Övünmek saymazsanız, çakı gibi topçu subayı oluyordum." (Refik Erduran)
-
Denizçakısı
-
[isim]
Açılıp kapanan bir veya birkaç ağızlı küçük cep bıçağı
- ÇAÇA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ticaret gemilerinde eski ve usta gemici
-
Genelev işleten kadın, abla, mama
-
[isim]
Ticaret gemilerinde eski ve usta gemici
- ÇARK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
- "Çarklar dönüyor, küçük çark büyüğünü döndürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." (Halide Edip Adıvar)
- "Küçük hizmetçi masanın öbür ucundan yarım sağa çark ederek elektrik düğmesine doğru döndü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi
-
[isim]
Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine parçası
- ÇİSE
-
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti
-
[isim]
İnce yağmur, çisenti