İçinde sa olan 5 harfli 231 kelime var. İçerisinde SA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sa olan kelimeler listesine ya da Sonu sa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SATMA
-
-
[isim]
Satmak işi
-
[isim]
Satmak işi
- SAHRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Külte
-
[isim]
Külte
- SAÇAK
-
-
[isim]
Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül
- "Perdenin saçağı."
-
Görünüşü bu püskülü andıran
- "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. bana yalnız tozları kalıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Havlu, halı vb.nin kenarı boyunca sarkan püskül
-
Bir yapının herhangi bir bölümünü güneş ve yağmurdan koruması için, o bölümden dışa taşkın ve altı boşta olarak yapılan örtü
-
Bir gaz ortama yerleştirilen ve yüksek bir potansiyel verilen ve nesnenin yüzeyinde oluşan ışık olayı
-
[isim]
Bazı giyim eşyalarında veya döşemeliklerde kumaş kenarlarına dikilen süslü iplikten püskül
- SAFİR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut
-
[isim]
Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut
- SALAR
- ...
- SAKLI
-
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- "Saklı, gizli demektir; sır manasına da gelir." (Refik Halit Karay)
-
Elde tutulan, mahfuz
- "Her hakkı saklıdır."
-
Gizli bir yere konarak kaybolması veya çalınması önlenen
-
Başkalarından gizlenen, gizli tutulan, hafi
- "Birbirlerinden saklı hiçbir işleri yoktur." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Saklanmış olan
- SALÇA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi
- "Biber salçası. domates salçası."
-
Domates, baharat vb. şeylerle yapılan, çoğunlukla et yemeklerine katılan sos
-
[isim]
Yemeklere lezzet ve renk katmak için konulan domates veya biber ezmesi
- SATIH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüz, yüzey
- "Bu satıh baştan başa vatanın bütün yüzüdür." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Yüz, yüzey
- SAYFA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
- "Sayfayı öyle sıkı bağlardı ki satırlar âdeta birbirine kenetlenirdi." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Gazete, dergi vb. yayınlarda özel bir alan için ayrılmış bölüm
- "Sanat sayfası."
-
Konu
-
[isim]
Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife
- PASAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı
- "Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı
- SAKSI
-
-
[isim]
Pişmiş toprak, plastik vb.nden yapılan, çiçek yetiştirmekte kullanılan kap
- "Yaz kış yeşil, bir saksı ıtır pencerede." (Ahmet Muhip Dranas)
-
Baş, kafa
-
[isim]
Pişmiş toprak, plastik vb.nden yapılan, çiçek yetiştirmekte kullanılan kap
- SAMUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibelilina)
-
[sıfat]
Bu hayvanın postundan yapılan
-
[isim]
Kuzey Avrupa'da yaşayan, çok yumuşak ve ince tüyleri olan, postu için avlanan küçük hayvan (Martes zibelilina)
- KISAS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
-
[isim]
Bir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma
- MİSAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sözleşme, antlaşma, bağlaşma
-
[isim]
Sözleşme, antlaşma, bağlaşma
- PASAK
-
-
[isim]
Kir
- "Başta yağlı bir fes, boyunda pasak içinde yakalık ve kravat." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Kir
- KASAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sığır, koyun gibi eti yenecek hayvanları kesen veya dükkânında perakende olarak satan kimse
-
Et satılan dükkân
-
[sıfat]
Kan dökücü, hunhar
-
[isim]
Sığır, koyun gibi eti yenecek hayvanları kesen veya dükkânında perakende olarak satan kimse
- VASAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Orta
-
[isim]
Ortam
-
[sıfat]
Orta
- SANAL
-
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî
-
Negatif bir sayı üzerinde alınan ve ikinci kuvvetten bir kök taşıyan cebirsel anlatım
-
[sıfat]
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî
- HÜNSA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Er dişi
-
[sıfat]
Er dişi
- SADIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Göğüs, sine
- "Reha Bey'e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim." (Osman Cemal Kaygılı)
-
Yürek, kalp
-
Kazaskerlere verilen unvan
-
Sadrazam
-
[isim]
Göğüs, sine