Başında n olan 5 harfli 144 kelime var. N harfi ile başlayan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe ile ilgili araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde n harfi olan kelimeler listesine ya da sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz.
Karmaşık harflerden başında n bulunan kelimeleri bulmak için Kelime Bulma Makinesi'ni kullanabilirsiniz.
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NEFTİ
- ...
- NİJER
- ...
- NESNE
-
-
[isim]
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
- "Ağzımıza koyduğumuz şey değil, tadını tuzunu bildiğimiz nesne değil." (Sermet Muhtar Alus)
-
Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç
- ""Ali bir kitap almış" cümlesinde "kitap" nesnedir."
-
Öznenin dışında kalan her konu, obje
- "Her nesne ve olaya alaycı bir gözle bakmak ilkesinden yola çıkar bu görüş." (Salâh Birsel)
-
[isim]
Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
- NATÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tabiat, doğa
-
[isim]
Tabiat, doğa
- NODUL
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hayvanın yürüyüşünü hızlandırmak için üvendirenin ucuna çakılmış sivri demir çivi
-
[isim]
Hayvanın yürüyüşünü hızlandırmak için üvendirenin ucuna çakılmış sivri demir çivi
- NAKDİ
- ...
- NEDİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
-
Yüksek makamdaki kişileri hoş sözlerle, güzel fıkra ve hikâyelerle eğlendiren kimse
-
[isim]
Arkadaş, yakın dost
- NEZİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kanama
- "Bu şiddetli nezfin önüne geçememekten korkuyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Kanama
- NESİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düz yazı
- "Her millette olduğu gibi bizde de kelimeleri şiir canlandırmış, nesir sadece kullanmıştır." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Düz yazı
- NOGAY
- ...
- NAÇAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- "Bu eski kafanın nasihatlerinden yıldığı için pek naçar kaldığı anlarda bu kapıyı çalar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Zavallı, düşkün
-
[sıfat]
Çaresi olmayan, çaresiz
- NİKEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
-
[isim]
Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
- NÜANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayırtı, çalar, fark
- "Ellerini ve kollarını hiç kullanmaya lüzum duymadan nüanslarını sesiyle vererek oynadı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ayırtı, çalar, fark
- NASİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nesir yazan, nesir ustası
-
[isim]
Nesir yazan, nesir ustası
- NİMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İyilik, lütuf, ihsan
- "Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti." (Sermet Muhtar Alus)
- "Çaylarımıza koşarlar, evimize davet edilmeyi nimet bilirler, etrafımızda dolaşırlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Yaşamak için gerekli her şey
- "Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin, nimettensin" (Cahit Sıtkı Tarancı)
-
Yiyecek içecek, özellikle ekmek
-
Yararlanılan imkân
- "Evinizin iş yerinize bu kadar yakın oluşu nimet."
-
[isim]
İyilik, lütuf, ihsan
- NAHİF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Zayıf, cılız, çelimsiz
- "Elleri çok ince, lades kemiklerinden yapılmış gibi nahif parmaklar..." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Zayıf, cılız, çelimsiz
- NAKİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
-
Göç, taşınma
- "İşte, nakil masrafı da avucumda, diyerek otuz lirayı saydı." (Sermet Muhtar Alus)
-
Anlatma, söyleme, hikâye etme
-
Bir görevden başka bir göreve atanma, tayin
-
Yazı veya resmin aynısını başka bir şeyin üzerine yapma, kopya etme
-
Başka dilden bir eseri kendi diline çevirme, tercüme etme
-
[isim]
Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım
- NAHAK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- "Talihin sana bilasebep verdiği nahak bir mükâfatın kıymetini takdir edemiyorum." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Haksız, gereksiz
- NECİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
- NOHUT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Baklagillerden, ana yurdu Akdeniz kıyıları olan, birleşik telek yapraklı, çiçekleri sarımtırak renkte, tanesi baklamsı, bol nişastalı bir bitki (Cicer arietinum)
- "Nohut oda, bakla sofa, bizim de evimiz olacak, diye mırıldandı." (Haldun Taner)
-
Bu bitkinin yuvarlak tanesi
-
[isim]
Baklagillerden, ana yurdu Akdeniz kıyıları olan, birleşik telek yapraklı, çiçekleri sarımtırak renkte, tanesi baklamsı, bol nişastalı bir bitki (Cicer arietinum)