İçinde za olan 5 harfli 94 kelime var. İçerisinde ZA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında za olan kelimeler listesine ya da Sonu za ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A Z Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AZ

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ZARAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat
    • "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bizden hiç kimseye zarar gelmez." (Ömer Seyfettin)
    • "Usulleri, kaideleri bozanların zarar görecekleri muhakkaktı." (Ömer Seyfettin)
    • "Bu davaya zarar verecek ihtiyarları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır." (Falih Rıfkı Atay)

KOLZA

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Turpgillerden, yağlı tohumlarından elde edilen yağ, yapay kauçuk yapımında kullanılan mevsimlik bitki (Brassica napus)

MİZAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Gülmece
    • "İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış." (Yahya Kemal Beyatlı)

GAZAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Öfke, kızgınlık, hiddet
    • "En önde Tevfik, en arkada cüce, birbirinin ayaklarına basarak Emine'nin gazabından sokağa fırladılar, karanlıkta birdenbire kayboldular." (Halide Edip Adıvar)
    • "Sert kelimeler kullandı, köpürdü, gazaba geldi." (Peyami Safa)

İLZAM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cevap veremez duruma getirme, susturma
  2. Herhangi bir iş yerinin gelirlerini toplama işini üzerine alma

BAZAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Bazı çok olan (tuz)
  2. Bazın özelliklerini taşıyan (madde)

ZAMİR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kişi, dönüşlülük, gösterme, soru ve belirsizlik kavramları vererek varlıkların yerini tutan söz, adıl
    • "Ben, sen, o, biz, siz, onlar; kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri; bu, şu, o; kim, ne; biri."

ZANKA

Kelime Kökeni : Rusça

  1. [isim] İki atlı kızak

HEZAR
...
ZAMAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit
    • "Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım." (Ömer Seyfettin)
    • "Nihayet yalnız kaldığım bir zamanı avlayarak yanıma yaklaşıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Kaybolmuş şeyleri bulurum ama sen zamanı geçirmişsin, saatini bulamadım." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit
    • "Efendiler, az söylemek çok yapmak zamanı gelmiştir." (Atilla İlhan)
  3. Belirlenmiş olan an
  4. Çağ, mevsim
    • "Gül zamanı. Çocukluk zamanı."
  5. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit
  6. Dönem, devir
    • "Eski müdür zamanında hayli şımarmış olan bu miskin ve ukala herifi sepetledi." (Haldun Taner)
  7. Bir süre ile ilgili durum ve şartlar
    • "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
  8. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
  9. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı
    • "Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir."
  10. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri

KAZAN

  1. [isim] Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
    • "Koca bir kazan patates kaynattık." (Aka Gündüz)
    • "İkide birde kazan deviren yeniçerilerin dışında askerlikte talim ve terbiye esaslarına göre Avrupai bir nizam ile askerliğimizin ihdası pek hayırlı olmuştu." (Abdülhak Şinasi Hisar)
    • "İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım."
  2. Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap
    • "Kazan patladı."

ZATEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [zarf] Doğrusu, doğrusunu isterseniz, esasen, zati
    • "Başımıza ne gelirse hep bu herkese uymaktan gelir zaten..." (Necati Cumalı)

MEZAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt
    • "Mezar, tabuta yakın yerdeymiş ve cenaze dilencilerle kalabalıklaşmıştı." (Memduh Şevket Esendal)

YAZAR

  1. [isim] Yazma özelliği olan şey
  2. Bilim, edebiyat, sanat alanında kitap yazan kimse, müellif
  3. Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, muharrir

ZANLI

  1. [sıfat] Şüpheli

HOZAN

  1. [isim] Dinlenmeye bırakılmış, birkaç yıl işlenmemiş tarla

KIZAN

  1. [isim] Erkek çocuk
  2. Silahlı köy delikanlısı
    • "Kızanlarla köyün eşiğinde ertesi gün öğle vakti, Menderes köprüsündeki köpekleri tepelemeye ant içtik." (Halide Edip Adıvar)
  3. Çoluk çocuk

AZADE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Başıboş, erkin, serbest
    • "Çocuk gönlüm kaygılardan azade." (Orhan Veli Kanık)
  2. [zarf] Başıboş, erkin, serbest olarak
    • "Gürültüden azade yaşamak."

HİZAN
...
ZABIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Tutanak
    • "Şimdi bir zabıt daha tutsam görev başında memura hakaretten, sülaleni yakarım senin." (Çetin Altan)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü