İçinde va olan 5 harfli 127 kelime var. İçerisinde VA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında va olan kelimeler listesine ya da Sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- VAKIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para
- "Siyasi partiler vakıf kuramazlar." (Anayasa)
-
Bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk ve paranın idare edildiği yer
- "Dernekler, vakıflar ... kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler." (Anayasa)
-
Birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş
-
[isim]
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir topluluk veya bir kimse tarafından bırakılan mülk, para
- DİVAL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
-
[isim]
Altı mukavva ile beslenmiş, üstü sırmalı işleme
- AHVAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Durumlar, hâller, vaziyetler
- "İşte, bu ahval ve şerait içinde vazifen..." (Atatürk)
-
Davranışlar
-
Olaylar
- "Agâh Bey dünya ahvalinden habersiz." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Durumlar, hâller, vaziyetler
- LAVAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü
-
Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü
- VARİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Olabileceği akla gelen
- "Bu sizin söylediğiniz varit değil."
- "İster birinci, ister ikinci ihtimal varit olsun, bunun o kadar önemi yoktur." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Olabileceği akla gelen
- AZVAY
-
-
[isim]
Sarısabır
-
[isim]
Sarısabır
- CİVAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre, yakın yer, havali, dolay
- "Büsbütün aşka geldi. O civar halkınca pek sevilen bir başka şarkıya geçti." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yöre, yakın yer, havali, dolay
- GEVAŞ
- ...
- SEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül
- "Bunun günahı değil, olsa olsa sevabı vardır." (Haldun Taner)
- "Gülsüm'ün sevinci sade sevap kazanmak ümidinden doğmuyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Tanrı tarafından ödüllendirileceğine inanılan davranış
-
[isim]
Hayırlı bir davranış karşısında Tanrı tarafından verileceğine inanılan ödül
- ERVAH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ruhlar
- "Tozlar altında kalan divanı / Artık ervah okuyup ezberler." (Arif Nihat Asya)
-
[isim]
Ruhlar
- VASIF
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik
- "Sonunda komutanlık vasıflarını göstermek fırsatını bulmalıydı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitelik
- AVAZE
- ...
- SAVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
- VALİZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle yolculukta içine çamaşır vb. eşya konulan küçük el bavulu
- "Ufak bir iş de bulmuş, istasyonda valiz taşıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Genellikle yolculukta içine çamaşır vb. eşya konulan küçük el bavulu
- VARIŞ
-
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
-
Çabuk kavrayış, anlayış, güçlü seziş, irfan
-
Bir yarışın son bulduğu yer, finiş
-
[isim]
Varma durumu veya biçimi
- TAVAS
- ...
- ZIRVA
-
-
Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız (söz)
-
Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız (söz)
- EYVAH
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[ünlem]
Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
- "Eyvah, ne yer ne yâr kaldı!" (Abdülhak Hamit Tarhan)
-
[ünlem]
Beklenmedik, kötü, hoşa gitmeyen bir haber veya olay karşısında duyulan acınma, üzülme sözü
- LARVA
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Kurtçuk
-
[isim]
Kurtçuk
- PROVA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme
-
Bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde yapılan düzeltme
- "İlk prova."
- "Hâlbuki onu odasına çekip de baş başa prova yaptığı zamanlarda pekâlâ kıvıracağa benziyordu." (Tarık Buğra)
-
Yazar veya düzeltmen tarafından üstünde düzeltmeler yapılan basılı metin
- "Gece yarısına kadar isli bir petrol lambasının ışığında gazetenin provalarını tashih ederdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme