İçinde iye olan 7 harfli 117 kelime var. İçerisinde İYE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında iye olan kelimeler listesine ya da Sonu iye ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E Y İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
İYE
2 Harfli Kelimeler
EY, YE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- UZVİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Organizma
- "Dil yaşayan bir uzviyettir." (Burhan Felek)
-
[isim]
Organizma
- ŞEHRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru
-
[isim]
Çorba ve pilavda kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru
- ŞEMSİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya
- "Camın dışından şemsiyeleriyle geçen insanları seyre daldı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Genellikle plajlarda, bahçelerde kullanılan büyük güneşlik
- "Plaj şemsiyesi. Bahçe şemsiyesi."
-
Aynı noktadan çıkan eşit uzunluktaki sapçıkların ucunda bulunan çiçek topluluğu
-
[isim]
Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya
- KARİYER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- "Yok, Hamlet gibi başladım. Hamlet gibi bitireceğim. Benim için bu bir kariyer meselesidir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir meslekte uzmanlık
- HÜVİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kimlik
- "Hüviyetini saklayan zengini de merak ediyorlardı." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Kimlik
- DİYETLİ
- ...
- BAHRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir devletin deniz güçlerinin ve kuruluşlarının bütünü
- "Bahriye neferleri sıçrayıp sandallara atladılar." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Bir devletin deniz güçlerinin ve kuruluşlarının bütünü
- TAKVİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme, berkitme, pekiştirme
- "Onu sofraya gelen başka öteberi ile daha da takviye ettik." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yardımcı kuvvet, destek
- "Düşmanı, takviye gelinceye kadar oyalamak zorundaydılar."
-
[isim]
Sağlamlaştırma, kuvvetlendirme, berkitme, pekiştirme
- VAZİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Konum
- "Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur."
- "İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı." (Refik Halit Karay)
-
Durum, tavır, hâl
- "Vaziyetimi söyleyiniz, hemen gelir beni kurtarır." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Konum
- MAHİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz
-
[isim]
Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz
- MALİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı
-
[isim]
Üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı
- BARİYER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Engel
-
Engel
-
[isim]
Engel
- İLLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Nedensellik
-
[isim]
Nedensellik
- TABİİYE
- ...
- CEMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dernek
- "Gazi'nin reisliği altında bir Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti var." (Etem İzzet Benice)
-
Düğün
- "Bohçacı hanım, cemiyetin nerede olacağını öğrenip yarın haber getirmeyi vadetmişti." (Sermet Muhtar Alus)
-
Bir olayı veya kişiyi kutlamak amacıyla bir araya gelen topluluk
- "Bir hafta olmazdı ki bir mektebe başlama, bir sünnet, bir düğün, bir lohusa cemiyeti görmeyelim." (Ömer Seyfettin)
-
Yüksek sosyete
-
Birbirine uygun veya zıt anlamlı kelimeleri tenasüp, tezat sanatları yoluyla bir araya getirme
-
Toplum
-
[isim]
Dernek
- HAMİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası
- "İçinde müthiş bir harp taraftarlığı, bir vatanperverlik, bir hamiyet taşıyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası
- EHLİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürücü belgesi
-
Ustalık, uzluk
- "Üstat, ehliyetin son olgunluk merhalesini ifade ettiğinden yaş, baş ve sakal mefhumlarını da ihtiva ederdi." (Ahmet Haşim)
-
[isim]
Sürücü belgesi
- CEBRİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazgıcılık
-
[isim]
Yazgıcılık
- MERSİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ağıt
-
[isim]
Ağıt
- SAYFİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yazlık, yazlık ev
- "Kısa bir müddet sonra o ücra bayırlarda yepyeni modern bir sayfiye doğuverdi." (Haldun Taner)
-
Şehre yakın kır kesimi
-
[isim]
Yazlık, yazlık ev