İçinde et olan 7 harfli 383 kelime var. İçerisinde ET bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında et olan kelimeler listesine ya da Sonu et ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
ET, TE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- MENETME
-
-
[isim]
Menetmek işi
-
[isim]
Menetmek işi
- İLLETLİ
-
-
[sıfat]
Hastalığı olan
-
İkide bir aksaklık gösteren
-
[sıfat]
Hastalığı olan
- BETİSİZ
-
-
[sıfat]
İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri bulunmayan (resim veya heykel), nonfigüratif (sanat)
-
[sıfat]
İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri bulunmayan (resim veya heykel), nonfigüratif (sanat)
- DENETİM
-
-
[isim]
Denetleme
- "Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." (Anayasa)
-
[isim]
Denetleme
- METİLEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök (CH2)
-
[isim]
Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök (CH2)
- SELAMET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Esen olma durumu, esenlik
-
Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu
- "İki şimşek çakıp bir gök gürlemeye görsün, o zaman selameti kaçışta buluruz." (Haldun Taner)
-
Anlatıma temel olan düşüncenin her bakımdan doğru ve sağlam olması
-
[isim]
Esen olma durumu, esenlik
- KEFALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
- "O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik
- YÖNETME
-
-
[isim]
Yönetmek işi
-
[isim]
Yönetmek işi
- BEŞARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Muştu
-
[isim]
Muştu
- REKAKET
- ...
- TİLAVET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kur'an'ı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma
- "Hafız Hanım'ın Kur'an tilaveti de tövbe tövbe Ya Rabbi, dikkatimi dağıtmıyor değil ha!" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Kur'an'ı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma
- LÜZUCET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapışkanlık, yapışkan olma durumu
-
Yapışıp uzayan şeyin durumu
-
[isim]
Yapışkanlık, yapışkan olma durumu
- İSTETME
-
-
[isim]
İstetmek işi
-
[isim]
İstetmek işi
- ŞETARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- "Bu bedbinlik yerini çocukça bir şetarete bırakıyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Sevinç, şenlik, neşe
- SERETAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yengeç
-
[isim]
Yengeç
- AYETLİK
- ...
- ESNETME
-
-
[isim]
Esnetmek işi
-
Türlü sebeplerle kısalan kasları açmak ve uzatmak için bağlı bulundukları eklemlerde yapılan esnek, yaylı ve zorlu germe hareketi
-
[isim]
Esnetmek işi
- İRSİYET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalıtım
-
[isim]
Kalıtım
- NEZAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- "Ben bu kıza bir türlü nezaket öğretemedim." (Memduh Şevket Esendal)
- "Galiba beni tanımış olacak, ondan sonra biraz fazla nezaket göstermek istedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir iş veya durum için önemli olma, dikkatli davranmayı gerektirme
-
[isim]
Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik, zarafet
- ZİYARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme
- "Haftada iki gece ziyaretine giderdik." (Halit Fahri Ozansoy)
- "Eli rehberli Amerikan turistleri gibi, geldikleri şehrin önce tarihî anıtlarını ziyaret ederler." (Haldun Taner)
-
[isim]
Birini görmeye, biriyle görüşmeye gitme, görüşme