Sonunda anmak olan 9 harfli 112 kelime var. ANMAK ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde anmak olan kelimeler listesine ya da başında anmak olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A K M N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
5 Harfli Kelimeler
AKMAN, ANMAK, KAMAN, KANMA
4 Harfli Kelimeler
AKMA, AMAN, ANAM, ANKA, ANMA, KAMA, KANA, MANA
3 Harfli Kelimeler
AKA, AMA, ANA, KAM, KAN, NAM
2 Harfli Kelimeler
AK, AM, AN, MA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KATLANMAK
-
-
[nsz]
Katlama işi yapılmak
- "Bu kumaş iyi katlanmış."
-
[-e]
Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek
- "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." (Falih Rıfkı Atay)
-
[nsz]
Katlama işi yapılmak
- NOTLANMAK
- ...
- BAŞLANMAK
-
-
[-e]
Başlama işine konu olmak
- "Koşuya başlandı."
-
[nsz]
Baş oluşmak
- "Soğan başlandı."
-
[-e]
Başlama işine konu olmak
- BOKLANMAK
-
-
[nsz]
Kötü bir duruma gelmek, pislenmek
-
[nsz]
Kötü bir duruma gelmek, pislenmek
- UFALANMAK
-
-
[nsz]
Ufalama işi yapılmak, ufak parçalara ayrılmak
-
[nsz]
Ufalama işi yapılmak, ufak parçalara ayrılmak
- KULLANMAK
-
-
[-i]
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
- "Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak
- "Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız." (Halide Edip Adıvar)
-
İşletmek, değerlendirmek
- "Parasını ticarette kullanmak."
-
[nsz]
Giymek, takmak
- "Hiç yağmurluk kullanmazdı."
-
[nsz]
Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek
-
[nsz]
Kelimeyi yazmak, söylemek
- "Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Harcamak, sarf etmek
- "Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı." (Peyami Safa)
-
Amacına ulaşmak için birinden veya bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek
- "Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!" (Atilla İlhan)
-
Araç veya aleti işletmek, yönetmek
- "Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir." (Burhan Felek)
-
[-i]
Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak
- ASILANMAK
-
-
[-den]
Bir şeyden yarar sağlamak, intifa etmek
-
[-den]
Bir şeyden yarar sağlamak, intifa etmek
- SAPLANMAK
-
-
[-e]
Hızla batmak
- "Ok bacağına saplandı."
-
Batma sonucu hareket edemez olmak, batıp kalmak
- "Dönüşte Zeytinburnu açıklarında kara saplandık." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Bir şeyle ilgisini kesmemek, takılıp kalmak
- "Mistik olmayan felsefe görünüşünde de tamamen H. Spencer'e saplanmış kalmıştı." (Haldun Taner)
-
[-e]
Hızla batmak
- KUTSANMAK
- ...
- MIHLANMAK
-
-
[nsz]
Mıhlama işine konu olmak veya mıhlama işi yapılmak, çivilenmek
- "Mukavva yahut kontrplak mıhlanmıştı cam yerine." (Çetin Altan)
-
Olduğu yerde kalıp bir yere kıpırdayamaz olmak
- "Peşinden koşmak istedi. Fakat vücudu sallandı ve bir adım atamadı, mıhlandı." (Peyami Safa)
-
[nsz]
Mıhlama işine konu olmak veya mıhlama işi yapılmak, çivilenmek
- KOLLANMAK
-
-
[nsz]
Kollama işine konu olmak veya kollama işi yapılmak
-
[nsz]
Kollama işine konu olmak veya kollama işi yapılmak
- YASLANMAK
-
-
[nsz]
Dayanmak
- "Kendi dükkânının kirli kepengine yaslandı." (Ömer Seyfettin)
-
Güvenmek
-
[nsz]
Dayanmak
- BARLANMAK
- ...
- YAYLANMAK
-
-
[nsz]
Yaylar üzerinde hareket etmek
-
Bacakları dizden esneterek yay üzerindeymiş gibi sallanmak
- "Bu sefer Ömer, bacaklarının üstünde yaylanarak dövüşe hazır, cevap vermiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Çekilip gitmek
-
[nsz]
Yaylar üzerinde hareket etmek
- ÇALKANMAK
-
-
[nsz]
Çalkama işine konu olmak
-
Deniz, göl dalgalanmak
- "Bu loş ve serin salonların altında Haliç'in denizliğini unutmuş, uslu suyu çalkanır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Coşmak
-
Haber, söylenti herkesin ağzında dolaşmak
-
Coşkunluk, hareketlilik içinde bulunmak
- "Herkes, her şey bir bahar sevinci içinde çalkanır durur." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Çalkama işine konu olmak
- ZITLANMAK
-
-
[nsz]
Ters, karşı davranmak, zıtlaşmak
-
[nsz]
Ters, karşı davranmak, zıtlaşmak
- GAMLANMAK
-
-
[nsz]
Tasalanmak, üzüntü duymak, kaygılanmak
-
[nsz]
Tasalanmak, üzüntü duymak, kaygılanmak
- ULULANMAK
-
-
[nsz]
Ululama durumunda olmak
-
[nsz]
Ululama durumunda olmak
- KISKANMAK
-
-
[-i]
Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak
- "Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım, kıskanırım." (Âşık Ali İzzet Özkan)
-
[-i]
Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı duymak, günülemek, haset etmek
-
Esirgemek, çok görmek
- "Benden bir dilim ekmeği kıskanırdı."
-
[-i]
Bir şeye, en küçük saygısızlık gösterilmesine bile dayanamamak
- "Her Türk, yurdunu kıskanır."
-
Yerinde olmayı istemek, imrenmek
-
[-i]
Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak
- SAKLANMAK
-
-
[nsz]
Kendini saklamak, gizlenmek
- "O âdeta kaçıp saklanacak bir yer arıyormuş gibi sıkıntıdaydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[-den]
Saklama işi yapılmak
- "Şarap mahzende saklanır, aşkın kalbimde yıllanıyor." (Şarkı)
-
[nsz]
Kendini saklamak, gizlenmek