Sonunda ne olan 6 harfli 52 kelime var. NE ile biten kelimeler listesini inceleyerek aradığınız kelimeleri bulabilirsiniz. Türkçe araştırmalarınızda, scrabble oyununda bu kelimeleri kullanabilirsiniz. Ayrıca İçinde ne olan kelimeler listesine ya da başında ne olan kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, işlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EN, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İŞKİNE
-
Kelime Kökeni : Latince
-
[isim]
Taş balığı
-
[isim]
Taş balığı
- HAZİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- "Dünyanın hazinelerine başını çevirip bakmazdı." (Refik Halit Karay)
-
Değerli şeylerin saklandığı yer
-
Gömülü veya saklıyken bulunan değerli şeylerin bütünü
-
Kaynak
- "Ağaç, rutubetin hazinesidir." (Falih Rıfkı Atay)
-
Devlet malı veya parası
-
Devlet malının veya parasının saklandığı yer
-
Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam
-
Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse
-
[isim]
Altın, gümüş, mücevher vb. değerli eşya yığını, büyük servet
- SEKENE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir yerde oturanlar, sakinler
-
[isim]
Bir yerde oturanlar, sakinler
- NİŞANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet
-
Hedef
-
Eser, iz, belirti
- "Toprak üzerinden nişaneleri kaldırmak ilim karşısında maziyi unutturmaz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Ateşli silahlarda hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre namluya gereken yükseliş açısını veren, silahı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet
- GÖZENE
-
-
[isim]
Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük
-
[isim]
Kovandan bal alırken arılardan korunmak için başa giyilen, ön tarafı telden başlık, gözlük
- TEZENE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mızrap
-
[isim]
Mızrap
- DİKİNE
-
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- "Alnı da bir enlemesine, bir dikine kırış kırış oluyordu." (Tarık Buğra)
- "Öyle fazla dikine gitmek iyi değildir hayatta." (Çetin Altan)
-
İnadına
-
[zarf]
Dikey olarak, diklemesine
- JAPONE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Kolsuz, bol ve geniş (kadın giysisi)
-
[sıfat]
Kolsuz, bol ve geniş (kadın giysisi)
- KUZİNE
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Hem ısıtmaya hem de üzerinde veya içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası
-
Gemilerde yemek pişirilen yer
- "Yolcunun kuzinede işi ne?" (Zeyyat Selimoğlu)
-
[isim]
Hem ısıtmaya hem de üzerinde veya içinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası
- YERİNE
-
-
[zarf]
Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere
- "Bana haftalık yerine gündelik ver." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Başkasının adına
- "Nitekim o gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı." (Haldun Taner)
-
[isim]
Alegori
-
[zarf]
Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere
- ŞAHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- "Kadın biraz geçkin ama güzelliği şahane!" (Refik Halit Karay)
-
Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan
-
Hükümdara yakışacak durumda olan
-
[sıfat]
Çok güzel, mükemmel, üstün nitelikli
- VİRANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- "Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor." (Peyami Safa)
-
Yıkılmış veya yanmış olan yapılardan geriye kalan, yıkıntı, ören
- "Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ... kucak kucak odun, çalı çırpı toplayıp getiriyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı
- KEMANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Keman ve kemençe yayı
-
Bir tür halk çalgısı
-
Delgi veya küçük torna çevirmek için kullanılan ok yayı biçimindeki araç
-
Ağaç gemilerde talimarın üst ucundaki kıvrım
-
[isim]
Keman ve kemençe yayı
- MATİNE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Gündüz gösterimi
- "Hani yani isteyen arasın bulsun beni / Yedi matinesindeyim." (Behçet Necatigil)
-
[isim]
Gündüz gösterimi
- AŞHANE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Aşevi
-
Mutfak
-
[isim]
Aşevi
- KESENE
-
-
[isim]
Sözleşme, yazılı anlaşma
-
[sıfat]
Götürü, toptan
- "Şimdi bu, kesene işlerine girişiyor, mekteplere ekmek veriyor. Trabzonlu bir ortakla bir eskici koltukçu dükkânı işletiyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Sözleşme, yazılı anlaşma
- REÇİNE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı
- "Ata Efendi, depoya yığılı kerestelerin reçine kokusundan hazzettiğini anladı." (Nezihe Araz)
-
Sonsuz polimerleşme ile elde edilen, büyük moleküllü yapay madde
-
[isim]
Bazı bitkilerde, özellikle çamlarda oluşan, katı veya yarı akışkan organik salgı maddesi, ağaç sakızı
- MAKİNE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- "Tıraş makineleri ile usturalar çekmecelerde dururdu." (Necati Cumalı)
-
Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması
- "Saatin makinesi. Gramofonun makinesi."
-
Araba, otomobil
-
[isim]
Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü
- TERANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ezgi, makam, nağme
-
Çok tekrarlandığından usanç verici bir durum alan söz
- "Bu teraneleri çok işittik. Gece o terane. Araboğlu, Araboğlu, ayakları Şam'a doğru diye bir teranedir tutturuyorlardı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Ezgi, makam, nağme
- MESANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İdrar torbası
-
[isim]
İdrar torbası