İçinde va olan 4 harfli 49 kelime var. İçerisinde VA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında va olan kelimeler listesine ya da Sonu va ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AV

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

VAKS

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Bal mumunun sanayide mat yüzeyleri parlak ve kaygan duruma getiren türü

CIVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,5, yoğunluğu 13,59 olan, donma noktası -38,8 °C olduğundan, normal sıcaklıkta sıvı olarak bulunan, gümüş renginde bir element (simgesi Hg)

VAAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma
    • "Köylerde ne yapacağını sordu, anlattılar: Namaz kıldırmalı, vaaz etmeli..." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Nasrullah Camii'nde verdiği büyük siyasi vaaz bütün gönülleri fethetmişti." (Yusuf Ziya Ortaç)
  2. Bir kimseye kalbini yumuşatacak, kendisini doğruluğa, iyiliğe götürecek biçimde söz söyleme

AĞVA
...
VAMP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Erkek peşinde koşan kadın, serüvene düşkün kadın

SAVA

  1. [isim] Haber
  2. Muştu

NOVA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Parlaklığı birdenbire artan, patlamalı değişen yıldız

VALS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Bazı besteciler tarafından yalnızca çalınmak için hazırlanmış beste türü
    • "Bu tatlı gidişlerinde Selanik'te vals etmeyi de öğrenmişti." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bir tür salon dansı
  3. Bu dansın müziği
    • "Vals çalınırsa dördüncü dansı bir ihtiyara lütfeder misiniz?" (Halide Edip Adıvar)

VAAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir işi yerine getirmek için verilen söz
    • "Son seçimleri yeni nükleer güç santralleri açmak vaadi yüzünden kaybetmiş." (Haldun Taner)

AVAZ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yüksek ses, nara
    • "Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin." (Âşık Veysel)
    • "Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu." (Peyami Safa)

OVAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı, söbe, beyzi
  2. Kapalı, dışbükey ve uzunca (bütün eğriler), özellikle elips gibi iki simetri ekseni olan (simetrik eğri)

LİVA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sancak
    • "Eski İzmir vilayetiyle livalarında beklenmedik zorluklarla karşılaşmıştır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Tugay
    • "Süvari livalarında uzun hizmeti geçmiş olan Fahrettin Bey..." (Atilla İlhan)
  3. Tuğgeneral

TAVA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
  2. Bu kapta pişmiş yemek
    • "Balık tavası. Ciğer tavası."
  3. Maden eritilen saplı pota
    • "Kurşun tavası."
  4. Kireç karıştırılan tekne
  5. Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm
  6. Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık
  7. Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü

VAİZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Cami, mescit vb. yerlerde öğüt niteliğinde dinî konuşmalar yapan kimse, öğütçü
    • "Bir gün camide vaiz bir şey hikâye etmişti." (Abdülhak Şinasi Hisar)

VASİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kimse
    • "Garson, para kıymeti bilmediğim için bana karşı bir vasi tavrı takınıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Ölen bir kimsenin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kimse

AYVA

  1. [isim] Gülgillerden, çiçekleri iri, beyaz veya pembe, yapraklarının altı tüylü, orta yükseklikte bir ağaç (Cydonia vulgaris)
    • "Ortak bir kaderimiz var biz kadınların, sonunda ayvayı yiyen biz oluyoruz." (Ayşe Kulin)
  2. Bu ağacın büyük, sarı renkte, tüylü, mayhoş, dokusu sertçe, ufak çekirdekli meyvesi

VADİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İki dağ arasındaki çukurca arazi veya geçit, koyak
    • "Vadinin hemen kıyı başında idi ve çevresinde beş karaltı vardı." (Tarık Buğra)
    • "Musahabe bu vadiye dökülünce tekrar karışmak ihtiyacını duydum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Alan, yol, tarz
    • "... münakaşa kızışınca lakırtıyı hemen meslek bakımından çok zararlı bir vadiye yani şahsiyata sürüklediklerini hatırlarız." (Burhan Felek)

VAKİ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Olan, olmuş
    • "Kişinin, resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da ... devletçe tazmin edilir." (Anayasa)

İVAZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ödün
  2. Edim
  3. Karşılık
    • "Bugün canım yolda koyam, yarın ivazın veresin." (Yunus Emre)

SUVA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü