İçinde sal olan 6 harfli 37 kelime var. İçerisinde SAL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında sal olan kelimeler listesine ya da Sonu sal ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A L S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
SAL
2 Harfli Kelimeler
AL, AS, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- RİSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- "Son derece kötü kâğıda basılmış bir risale idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Küçük kitap, broşür
- SOYSAL
-
-
[sıfat]
Soyla ilgili
-
[sıfat]
Soyla ilgili
- MASALI
- ...
- SALTIK
-
-
[sıfat]
Mutlak
- "Sonra ziller ve ansızın saltık bir gülümseyiş bu genç kız." (Selim İleri)
-
Bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan (bir olgunun niteliği)
-
[sıfat]
Mutlak
- DIŞSAL
-
-
[sıfat]
Dışla ilgili, dışa ilişkin, haricî
-
[sıfat]
Dışla ilgili, dışa ilişkin, haricî
- SALPAK
-
-
[sıfat]
Salpa
- "Salpak kız, ayağının altına baksana!" (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Salpa
- SONSAL
-
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- "Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır."
-
[sıfat]
Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
- ASALAK
-
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
-
[sıfat]
Başkalarının sırtından geçinen (kimse), abacı, ekti, otlakçı, tufeyli
-
Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak ona zarar veren başka canlı, parazit
- ASALET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soyluluk
-
Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı
-
Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu
-
[isim]
Soyluluk
- IRKSAL
-
-
[sıfat]
Irki
-
[sıfat]
Irki
- SALMAK
-
-
[-i]
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- "Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı." (Ercüment Ekrem Talu)
-
İvedilikle yollamak, hemen göndermek
- "Bununla beraber peşine adam salmak gerekir." (Aka Gündüz)
-
Koymak, katmak
- "Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız." (Refik Halit Karay)
-
Sürmek
- "Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Uğratmak
- "Başını derde salmak."
-
Vergi yüklemek
- "Ona elli bin lira salmışlar."
-
Üzerine yürütmek
- "Tazıyı tavşana salmak."
-
[-e]
Saldırmak
- "Aç kurt, yılana da salar, taşa da! dedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sarkıtmak
- "Soğutmak için kuyuya su kabı saldı."
-
Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
-
[-i]
Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
-
[-i]
Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- MAFSAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Eklem
-
Birbirine bağlanmış parçaların her yönden dönmesini sağlayan bağlantı ögesi
-
[isim]
Eklem
- RUHSAL
-
-
[sıfat]
Ruhla ilgili olan, ruhi, tinsel, psikolojik, psişik
-
Ruh bilimi ile ilgili, ruh bilimsel, psikolojik
-
[sıfat]
Ruhla ilgili olan, ruhi, tinsel, psikolojik, psişik
- AÇISAL
-
-
[sıfat]
Açı ile ilgili, zaviyevi
- "Açısal hız."
-
[sıfat]
Açı ile ilgili, zaviyevi
- DUYSAL
-
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
- İPSALA
- ...
- KUMSAL
-
-
[isim]
Su kıyılarında oluşan kumlu yer, plaj
- "Kumsal boyunca deli gibi koşuyorlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Kumlu
- "Kumsal toprak."
-
[isim]
Su kıyılarında oluşan kumlu yer, plaj
- KUTSAL
-
-
[sıfat]
Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
-
Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsi, mukaddes, lahut
- "Aşkın kutsal tarafına inanmamı sarhoşluk belirtisi diye yorumladım." (Halide Edip Adıvar)
-
Bozulmaması, dokunulmaması, karşı çıkılmaması gereken, üstüne titrenilen
- "Demokraside, insanın en doğal, en kutsal hakları bir pazarlık konusu olur." (Necati Cumalı)
-
Tanrı'ya adanmış olan, tanrısal olan
-
[sıfat]
Güçlü bir dinî saygı uyandıran veya uyandırması gereken, kutsi, mukaddes
- SALTÇI
- ...
- TATSAL
-
-
[sıfat]
Tat alma duyusu ile ilgili
-
[sıfat]
Tat alma duyusu ile ilgili