İçinde lak olan 8 harfli 45 kelime var. İçerisinde LAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lak olan kelimeler listesine ya da Sonu lak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SULAKİYE
- ...
- KULAKÇIK
-
-
[isim]
Kalbin üst bölümünde bulunan ve sağdaki ana toplardamarlardan, soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı
-
[isim]
Kalbin üst bölümünde bulunan ve sağdaki ana toplardamarlardan, soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı
- FALAKACI
-
-
[isim]
Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçlu bulunanları falakaya yatıran görevli
-
[isim]
Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçlu bulunanları falakaya yatıran görevli
- KULAKTAN
-
-
[zarf]
Sadece duyarak, dinleyerek
- "Fırat sultan bu okçu şehzadeye kulaktan âşık olmuş." (Refik Halit Karay)
-
[zarf]
Sadece duyarak, dinleyerek
- FALAKALI
-
-
[sıfat]
Falakası olan
-
[sıfat]
Falakası olan
- LAKRİMAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Gözyaşı kemiği bezesi
- "İçindeki trajedi barutunu lakrimal bezelerinde ıslatıyor." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Gözyaşı kemiği bezesi
- AHLAKSIZ
-
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına uymayan
-
Dürüst davranmayan, kötü huylu, terbiyesiz
- "O ahlaksız insanların arasında bu çocuk nasıl rahat eder." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Ahlak kurallarına uymayan
- TOMBALAK
-
-
[sıfat]
Kısa boylu, şişman, tıknaz ve tombulca
- "O, o zaman vara yoğa gülen tombalak bir çocuktu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Kısa boylu, şişman, tıknaz ve tombulca
- LEYLAKLI
- ...
- ALAKASIZ
-
-
[sıfat]
İlgisiz
-
[sıfat]
İlgisiz
- LAKÇILIK
-
-
[isim]
Lakçının işi
-
[isim]
Lakçının işi
- PATLAKÇA
-
-
[sıfat]
Patlak gibi, patlağa benzer
- "Yeni gelen başhekim ... orta boylu, cılız, patlakça gök gözlü bir adam." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Patlak gibi, patlağa benzer
- PARALAKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Farklı iki yerden çok uzaktaki bir noktaya yönelmiş iki doğru arasındaki açı
-
Dünyanın yarıçapını bir gezegenden veya dünya güneş uzaklığını bir yıldızdan gören açı
-
[isim]
Farklı iki yerden çok uzaktaki bir noktaya yönelmiş iki doğru arasındaki açı
- OTLAKİYE
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Osmanlı döneminde, devlet malı otlaklarda yayılan hayvanlardan alınan vergi
-
[isim]
Osmanlı döneminde, devlet malı otlaklarda yayılan hayvanlardan alınan vergi
- IŞKIRLAK
-
-
[isim]
Karagöz'ün başlığı
- "Tuhaf bir sepete benzeyen ışkırlağı, kısa şalvarı, saltası, tokalı pabucu ile bu adam bildiğimiz Karagöz'dü." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Karagöz'ün başlığı
- KULAKLIK
-
-
[isim]
Kulakları soğuk, rüzgâr vb. dış etkilerden korumak için kulak kepçesini örtecek biçimde yapılmış kılıf
-
Radyo, telefon, telsiz vb.nde kulak ile verici arasında ses bağlantısı kurmaya yarayan araç
-
Ağır işitenlerin daha iyi işitebilmek için kulaklarına taktıkları pilli araç
-
[isim]
Kulakları soğuk, rüzgâr vb. dış etkilerden korumak için kulak kepçesini örtecek biçimde yapılmış kılıf
- DANGALAK
-
-
Akılsız, düşüncesiz (kimse)
- "Bu dangalağın hiçbir şeyden haberi yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
Akılsız, düşüncesiz (kimse)
- SALAKLIK
-
-
[isim]
Salak olma durumu veya salakça davranış
- "Böyle yerlerde bana bir salaklık gelir." (Burhan Felek)
-
[isim]
Salak olma durumu veya salakça davranış
- SOLAKLIK
-
-
[isim]
Solak olma durumu
-
[isim]
Solak olma durumu
- DOLAKSIZ
-
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
- "Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan