İçinde lak olan 7 harfli 57 kelime var. İçerisinde LAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında lak olan kelimeler listesine ya da Sonu lak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A K L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
KAL, LAK
2 Harfli Kelimeler
AK, AL, LA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ŞAVALAK
-
-
Aptal, alık, sersem, budala
-
Aptal, alık, sersem, budala
- TALAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- "Sakin ve çekingen Ahmet Naci, umulmaz bir talakat ve hararetle uzun uzun söyledi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Düzgün söz söyleme kolaylığı
- EMLAKÇI
-
-
[isim]
Emlak alıp satma işiyle geçinen kimse
-
Emlak bürosu
-
[isim]
Emlak alıp satma işiyle geçinen kimse
- BURTLAK
-
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
-
[isim]
Taşlık, çalılık yer
- GIRTLAK
-
-
[isim]
Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere
- "Gırtlak veremi midir nedir, çehresinde damla kan yok." (Sermet Muhtar Alus)
- "İşrete düşkünlüğünü anlata anlata bitiremiyorlar, gırtlağına kadar borç içindeymiş." (Atilla İlhan)
-
Yiyip içme
- "Gırtlak derdi."
-
Ses rengi, yapısı
-
[isim]
Soluk borusunun üst bölümü, ümük, imik, hançere
- AHLAKÇI
-
-
[isim]
Ahlak konularını inceleyen filozof veya bu konularla uğraşan kimse
- "Ahlakçılar bu mahzurlarla cenkleşiyorlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Her şeyi ahlak açısından değerlendiren kimse, moralist
-
[isim]
Ahlak konularını inceleyen filozof veya bu konularla uğraşan kimse
- FELAKET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- "İnsanların korkması icap eden en büyük felaket, kötü ahlaktır." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Çok kötü
- "Felaket bir yazı."
-
[sıfat]
Şaşırtıcı, hayrete düşürücü
- "Bu kız felaket."
-
[isim]
Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela
- YIRTLAK
-
-
[sıfat]
Göz kuyruğu yırtılmış gibi açık duran (göz)
-
[sıfat]
Göz kuyruğu yırtılmış gibi açık duran (göz)
- ANLAKLI
-
-
[sıfat]
Zeki
-
[sıfat]
Zeki
- LAKERDA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura
- "Aşçı kadın ömründe lakerda görmemiş." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Palamut, torik vb. balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura
- OTLAKÇI
-
-
[sıfat]
Asalak
- "Bizim rahmetli İlhami de otlakçı idi ama hiç olmazsa bir inceliği vardı, adamı eğlendirirdi." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Asalak
- KULAKÇI
-
-
[isim]
Kulak, burun, boğaz hekimi
-
[isim]
Kulak, burun, boğaz hekimi
- IPISLAK
-
-
[sıfat]
Çok ıslak, her yanı ıslak
- "Bütün bedeni terden suya batıp çıkmış gibi ıpıslak olmuştu." (Yahya Kemal)
-
[sıfat]
Çok ıslak, her yanı ıslak
- AYLAKÇI
-
-
[isim]
Temelli işi olmayan işçi
-
[isim]
Temelli işi olmayan işçi
- LAKAYIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- "Yüzündeki gülümseyiş geçti, yeniden lakayıt, uzak ve donmuş hâlini takındı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız bir biçimde
-
[sıfat]
İlgisiz, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız
- KULAKLI
-
-
[sıfat]
Kulağı herhangi bir biçimde olan
- "Küçük kulaklı."
-
Kulağa benzer çıkıntısı olan
-
[isim]
Sapının ucunda kulak biçiminde iki geniş çatalı bulunan bir çeşit yatağan
-
[isim]
İki tarafında tutulacak yeri olan yayvan tencere, kazan
-
[sıfat]
Kulağı herhangi bir biçimde olan
- GOMALAK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine
-
[isim]
Mobilya cilası ve zamk yapımında kullanılan, alkolde eriyen bir tür hayvansal reçine
- LAKİNLİ
- ...
- LAKAPLI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir lakabı olan
-
Lakap takılmış olan
-
[sıfat]
Herhangi bir lakabı olan
- İNFİLAK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Güçlü bir biçimde patlama
- "Bazen en ehemmiyetsiz bir kıvılcım en müthiş bir infilaka sebep olur." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Güçlü bir biçimde patlama