İçinde ke olan 6 harfli 138 kelime var. İçerisinde KE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ke olan kelimeler listesine ya da Sonu ke ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E K Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
EK, KE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KESKİN
-
-
[sıfat]
Çok kesici, iyi kesen
- "Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Tiz (ses)
- "Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses." (Peyami Safa)
-
Kırıcı, incitici
- "En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş." (Haldun Taner)
-
Etkili, sert
- "Nihayet güneş doğdu, sis ve duman içinde çölün sabahlarında esen serin ve keskin rüzgârla üşüdük." (Falih Rıfkı Atay)
-
Acı, üzüntü veren
- "Öyle de keskinmiş ki bu kadın, yaptığı tüm kocakarı ilaçları her hastalığı şıp diye kesiyormuş." (Muammer İzgü)
-
Zampara
-
[sıfat]
Çok kesici, iyi kesen
- KEZZAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Nitrik asit
- "O gece, elimde mektebin kâğıdı, aramadığım ne kibrit suyu kaldı ne kezzap." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Nitrik asit
- PEŞKEŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yaranmak amacıyla uygunsuz olarak verilen şey
-
[isim]
Yaranmak amacıyla uygunsuz olarak verilen şey
- OKEYCİ
- ...
- KEKLİK
-
-
[isim]
Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
- "Yediği çilek ve çiğdem, ninnisi kaval ve bülbül, arkadaşı turna ve keklik imiş." (Refik Halit Karay)
- "Bir gün evvel keklik gibi seken dipdiri bir insan, bir gün sonra kargabüken yemiş gibi kıvrılmış yatıyor." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Alımlı, güzel kadın
-
[isim]
Sülüngillerden, güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte bir kuş (Perdrix)
- KRAKER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir tür gevrek ve tuzlu bisküvi
-
[isim]
Bir tür gevrek ve tuzlu bisküvi
- MELİKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadın hükümdar
- "Loş, esrar dolu ülkesini devre çıkmış bir orman melikesi gibi..." (Refik Halit Karay)
-
Padişah karısı
-
[isim]
Kadın hükümdar
- KELİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük
- "Tayyare kelimesine alışan millet, uçak kelimesine de alışır." (Orhan Veli Kanık)
- "Kelimenin tam anlamıyla bu işin bütün çilesini çekti."
-
[isim]
Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük
- BASKET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Basketbolda kazanılan sayı
-
Basketbol
-
[isim]
Basketbolda kazanılan sayı
- KENTÇİ
-
-
[isim]
Kentçilik uzmanı, kentçilikle uğraşan kimse, şehirci
-
[isim]
Kentçilik uzmanı, kentçilikle uğraşan kimse, şehirci
- BANKER
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Banka sahibi
-
Para, altın vb. taşınır değerlerin ticaretiyle uğraşan kimse
- "Parayı aldıktan sonra harekete geçmediğinden aleyhine banker tarafından dava açılıyor." (Refik Halit Karay)
-
Çok zengin kimse
-
[isim]
Banka sahibi
- KERMEN
-
-
[isim]
Kale
-
[isim]
Kale
- KEŞKÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı
-
Üstüne, dövülmüş fıstık ve Hindistan cevizi dökülen bir çeşit süt tatlısı, keşkülüfukara
-
[isim]
Gezici bazı dervişlerin ve dilencilerin ellerinde tuttukları, Hindistan cevizi kabuğundan, metalden veya abanozdan yapılmış dilenci çanağı
- KETÇAP
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Temel maddesi baharat katılmış domates olan İngiliz sosu
-
[isim]
Temel maddesi baharat katılmış domates olan İngiliz sosu
- BANKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Şehirler arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl veya toprak yol
-
Yamaçtan kayan toprağı yerinde tutmak ve böylece ekilmeye elverişli yer kazanmak için türlü yollarla yapılan dar basamak
-
[isim]
Şehirler arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl veya toprak yol
- KRİKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun
-
[isim]
On birer kişilik iki takım arasında, küçük ve ağır bir topu, ucu kıvrılmış sopalarla vurarak karşı kaleye sokmak amacıyla oynanan bir oyun
- ÜLKECE
-
-
[zarf]
Ülke çapında
- "Sonraki yılların ülkece ünlü bir heykelcisi, kantinde garsonluk yapardı." (Aydın Boysan)
-
[zarf]
Ülke çapında
- PEKENT
-
-
[isim]
Kolayca geçit vermeyen, aşılması çok güç doğal engel
- "Toros pekendi."
-
[isim]
Kolayca geçit vermeyen, aşılması çok güç doğal engel
- KEŞKEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
-
[isim]
İyice dövülmüş buğdayın etle birlikte uzun süre kaynatılmasıyla yapılan bir yemek
- KERVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı
- "Aşağı doğru inen kervan yavaş yavaş söğütlüğe kadar geldi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Toplu olarak birbiri ardınca gelen şeyler
- "Kervana karışmalı, ne gerisinde kalmalı ne başında durmalı." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı