İçinde ip olan 5 harfli 48 kelime var. İçerisinde İP bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ip olan kelimeler listesine ya da Sonu ip ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
P İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İP, Pİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- NECİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
-
[sıfat]
Soylu, soyu temiz
- İPUCU
-
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- "Elimizde tek ipucu elbisesini diken terzi." (Atilla İlhan)
-
[isim]
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
- SİPER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer
- "Tuğla harmanındaki ameleler durup ellerini gözlerine siper ederek etrafı aradılar." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Kayaların arasını siper aldım, çevreyi gözetlemeye başladım." (Mahmut Yesari)
- "Çatın arkadaşlar da atları çatın / Kurşun bizi tutuyor sipere yatın." (Halk türküsü)
-
Yağmur, güneş ve rüzgârın etkilemediği gizli, kuytu yer, dulda
- "Pencereden güneş yahut rüzgâr gelirse şu siper köşeye kaçacak." (Refik Halit Karay)
- "Siper ederek etrafı aradılar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Güneş ve yağmurun etkisinden korunmak amacıyla şapka, kasket vb.nin önüne yapılan çıkıntı, siperlik
- "Sabahtan beri çektiği şaraplarla epeyce başı dönen meşhur kumandan tolgasının siperini geri itti." (Ömer Seyfettin)
-
Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri için kazılmış, üstü açık hendek
- "Ateş yağmuru ikinci kat siperleri geçti." (Aka Gündüz)
-
[sıfat]
Kuytu, korunulabilen
- "Burası siper bir yerdir."
-
[isim]
Korunulacak, arkasına, altına veya içine girerek saklanılacak yer
- SALİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Haç
-
[isim]
Haç
- HİZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölük, kısım
-
Bir siyasi partinin içinde, partinin izlemekte olduğu ana siyasi çizgiye karşı olan, ayrı bir teşkilat merkezi bulunan ve partinin çoğunlukla aldığı kararlara karşı savaşan parti içi grup, fraksiyon, klik
-
[isim]
Bölük, kısım
- NİPEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça
-
[isim]
İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça
- RAKİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Herhangi bir işte, bir yarışta, birbirini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye uğraşan (kimse)
- "Bakarsın erkek rakibini de sevgilisini de öldürmüş." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Herhangi bir işte, bir yarışta, birbirini geçmeye çalışan, aynı şeyi elde etmeye uğraşan (kimse)
- KLİPS
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne vb
-
[isim]
Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne vb
- ÇİPLİ
- ...
- TAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
-
[isim]
Azaba sokma, üzme
- TAKİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
- "Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." (Halide Edip Adıvar)
- "Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
Ardınca gitme veya gelme
- "Çocuk, babasının kendisini takibinden memnun olmadı."
- "Bu yolu takip ederseniz eve varırsınız."
-
Kovuşturma, kovuşturulma
- "Savcılık, basın suçlarının takibinden sorumludur."
- "Modayı takip etmek."
-
İzinden gitme, uyma, izleme
- "Atatürk'ün düşüncelerini takip, gençliğin başlıca amacıdır."
- "Öğretmenin anlattıklarını takip etmek."
-
Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için yapılan hareket
-
[isim]
Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme
- ELİPS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bütün noktalarının odak denilen belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan kapalı eğri, oval
-
Eksilti
-
[isim]
Bütün noktalarının odak denilen belirli iki ayrı noktaya olan uzaklıklarının toplamı birbirine denk olan kapalı eğri, oval
- TİPİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Bir kimseyi veya nesneyi niteleyen, karakteristik
- "Pek tipik ve âdeta alametifarikalı bir kadını bulmak zor değildir." (Refik Halit Karay)
-
Güçlü özgünlüğü olan
-
[sıfat]
Bir kimseyi veya nesneyi niteleyen, karakteristik
- SİPSİ
-
-
[isim]
Ağaç dallarından yapılan düdük
-
Gemici düdüğü
-
Zurnanın dudaklara gelen kamış bölümü
-
[isim]
Ağaç dallarından yapılan düdük
- LİPİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
-
[isim]
Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform vb. yağ çözücülerinde eriyen bölümü
- KATİP
- ...
- HABİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sevgili
-
[isim]
Sevgili
- İPÇİK
-
-
[isim]
Bitkilerin erkek organlarında başçığı çiçeğe bağlayan ince sap
-
[isim]
Bitkilerin erkek organlarında başçığı çiçeğe bağlayan ince sap
- İPEKA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Altın kökü
-
[isim]
Altın kökü
- SAHİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik
- "Ev sahibinin yanına gidileceğini tavrıyla belli ediyordu." (Refik Halit Karay)
- "Her hâlde bu kız da evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacaktı." (Halide Edip Adıvar)
-
Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil
- "Bilgi sahibi. Zevk sahibi."
- "Biri paylayacak olsa öbürü çocuğa sahip çıkıp savunur." (Haldun Taner)
-
Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse
- "Düğün sahipleri gibi adımbaşında bahşiş dağıttığım için hizmetçiler de yüksünmüyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse
-
[isim]
Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik