İçinde inme olan 8 harfli 32 kelime var. İçerisinde İNME bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında inme olan kelimeler listesine ya da Sonu inme ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
E M N İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
EMİN, İNME, MENİ, MİNE
3 Harfli Kelimeler
MEN, NEM, NİM
2 Harfli Kelimeler
EM, EN, İM, İN, ME, Mİ, NE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TİKSİNME
-
-
[isim]
Tiksinmek işi, ikrah, istikrah, nefret
- "İçinde bu adama karşı garip bir tiksinme, çekinme vardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tiksinmek işi, ikrah, istikrah, nefret
- ÇİZGİNME
-
-
[isim]
Çizginmek işi veya durumu
-
[isim]
Çizginmek işi veya durumu
- GEÇİNMEK
-
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- "Muharrem artık yalnız balıkçılıkla geçiniyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Sözün tam anlamıyla bu sayede geçinip gidiyordu." (Murathan Mungan)
-
[-le]
Uzlaşmak, anlaşmak
- "Aman çocuklar, birbirinizle iyi geçinin."
-
Taslamak
- "Şiir güç ya, şair olmak, şair geçinmek o kadar değil." (Nurullah ataç)
-
[-den]
Kendi gereksinimlerini başkalarından sağlamak
- "... sen altmış para verip bir paket tütün almaz, herkesin tabakasından geçinirsin." (Memduh Şevket Esendal)
-
Ölmek
-
[nsz]
Yaşamak için gerekeni sağlamak
- DEVİNMEK
-
-
[nsz]
Vücudu oynatmak veya kıpırdatmak, kımıldanmak, hareket etmek
-
Bir cismin, bir noktaya göre, yeri veya durumu değişmek, hareket etmek
-
[nsz]
Vücudu oynatmak veya kıpırdatmak, kımıldanmak, hareket etmek
- BİLİNMEK
-
-
[nsz]
Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek
- "Bir haftadır civarda dolaştığı biliniyor, yakalanamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Bilme işine konu olmak, anlaşılmak, öğrenilmek
- TERSİNME
-
-
[isim]
Tersinmek işi veya durumu
-
[isim]
Tersinmek işi veya durumu
- GERİNMEK
-
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- "Geç uyanmıştı, geç ve güç. Yatakta uzun uzun gerindi, esnedi." (Atilla İlhan)
-
Rahatlık, mutluluk, övünç duymak
- "Çapkın delikanlının hareketlerini ciddiye alan genç kız tatlı tatlı gerinirken kuru dudaklarından mesut tebessümler uçuşuyordu." (Haldun Taner)
-
[nsz]
Kolları açarak gövdeyi gergin bir duruma sokmak
- EĞİLİNME
- ...
- GEZİNMEK
-
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- "Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." (Peyami Safa)
-
Belirli bir çevre içinde gezip durmak
- "Bir akşam rıhtım boyunda geziniyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Özellikle doğaçtan yapılan müzikte, ezgiyi belli bir makam anlayışı içinde değişik perdeler üzerinde çalmak, dolaşmak
-
[nsz]
Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek
- BEKİNMEK
-
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
-
Kapanmak, tıkanmak
- "Gaz ocağının deliği bekinmiş, açılmıyor."
-
[nsz]
İnat etmek, direnmek
- İNCİNMEK
-
-
[nsz]
Çarpma, sıkışma, burkulma vb. etkenlerle vücudun bir yeri ağrı verir duruma gelmek
- "İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[-den]
Birinin herhangi bir davranışı yüzünden üzüntü duymak, gücenmek, kırılmak
-
[nsz]
Çarpma, sıkışma, burkulma vb. etkenlerle vücudun bir yeri ağrı verir duruma gelmek
- GİYİNMEK
-
-
[nsz]
Kendi üzerine giymek
- "Koltukta çok mükellef giyinmiş ve çok güzel bir kadın oturuyor." (Peyami Safa)
- "Kocam bana karşı iyi davranıyor, benim de şık kadınlar gibi giyinip kuşanmamı, boyanmamı istiyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Giysiyi belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek
- "Hepsi terzi Mir'de giyinirlerdi." (Ömer Seyfettin)
-
[-e]
Ağır bir söze veya davranışa, sesini çıkarmadan içerlemek
-
[nsz]
Kendi üzerine giymek
- BERKİNME
-
-
[isim]
Berkinmek işi veya durumu
-
[isim]
Berkinmek işi veya durumu
- DİLİNMEK
-
-
[nsz]
Dilme işi yapılmak
-
[nsz]
Dilme işi yapılmak
- BİLİNMEZ
-
-
[sıfat]
Bilinmeyen
-
[sıfat]
Bilinmeyen
- YETİNMEK
-
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- "Çaydan hazzetmez, sabah kahvaltılarında dahi kahveyle yetinir." (Atilla İlhan)
-
[-le]
Bir şeyi kendisi için yeter bularak daha çoğuna gerek görmemek, daha çoğunu istememek, kanaat etmek, iktifa etmek
- ÇEVRİNME
-
-
[isim]
Çevrinmek işi, tavaf
-
[isim]
Çevrinmek işi, tavaf
- SİFTİNME
-
-
[isim]
Siftinmek işi
-
[isim]
Siftinmek işi
- YERİNMEK
-
-
[-e]
Acınmak, teessüf etmek
-
Pişman olmak
-
[-e]
Acınmak, teessüf etmek
- GELİNMEK
-
-
[-e]
Gelme işi yapılmak
-
[-e]
Gelme işi yapılmak