İçinde h olan 4 harfli 120 kelime var. İçerisinde H harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında h harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu h harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HİNT
- ...
- HALK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
- "Türk halkı."
-
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
- "Yahudi halkı."
-
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
- "Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları."
-
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
- "Bütün köy halkı orada idi." (Ömer Seyfettin)
-
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu
- "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir." (Orhan Veli Kanık)
-
Aydınların dışında kalan topluluk
- "Halktan bir adam."
-
[isim]
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
- HARS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tarla sürme
-
Kültür
-
[isim]
Tarla sürme
- AHDİ
- ...
- İHYA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- "Eskisinden daha çok gelsinler, söylesinler, önlerine dökül, ağızlarını ara, bana gel, ne söylediklerini haber ver, ihya olursun be Tevfik!" (Halide Edip Adıvar)
-
Çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme
-
Yeni bir güç, umut, erinç verme
-
[isim]
Yeniden canlandırma, diriltme
- ATEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bunama
- "Akdeniz kıyılarında yaşayanlar, uzun süren bu hayati medeniyetten sonra ateh devrine girdiler." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Sen sahiden budalaymışsın dostum hem adamakıllı ateh getirmişsin." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Bunama
- ÇUHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- "Yüzü al çuha gibi kızarmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Tüysüz, ince, sık dokunmuş yün kumaş
- EHİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap
- "O, bu işin ehlidir."
- "Dikkat ettim, bu adamda, her işte ehil olmak merakı var." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Sahip
- "Sanat ehli. Zevk ehli."
-
Karı kocadan her biri, eş
- "Bu adam ehliyle iyi geçinmiyor."
-
Topluluk, cemaat
-
[isim]
Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap
- EHLİ
- ...
- HALT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- "Biz erkekler de öyle haltlar ederiz ki kadınlar ne yapsalar haklıdırlar." (Memduh Şevket Esendal)
- "Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?" (Reşat Nuri Güntekin)
-
Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
-
Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
- "Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
- REHA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
-
[isim]
Kurtuluş, kurtulma
- DOHA
- ...
- HAZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bu, şu, o
-
Etkisiz, kusursuz
-
[sıfat]
Bu, şu, o
- MESH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi elle sıvazlama
- "Kavuklarını kaldırıp usturayla tıraş edilmiş başlarını mesh ederlerdi." (Ruşen Eşref Ünaydın)
-
Abdest alırken ıslak eli başa ve meste sürme
-
[isim]
Bir şeyi elle sıvazlama
- HÜDA
- ...
- AGAH
- ...
- PUHU
-
-
[isim]
Baykuşgillerden, orman, dağ ve kayalıklarda yaşayan, uzunluğu 65 cm, sırtı koyu kahverengi bir kuş türü (Bubo bubo)
-
[isim]
Baykuşgillerden, orman, dağ ve kayalıklarda yaşayan, uzunluğu 65 cm, sırtı koyu kahverengi bir kuş türü (Bubo bubo)
- UHDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
- "Bu işi tek bir kişiye verseniz yine uhdesinden gelir çünkü yapacağı bellidir." (Yahya Kemal Beyatlı)
- "Kulübün masrafını Türk azalar uhdelerine almışlardır." (Ömer Seyfettin)
-
Sorumluluk
-
[isim]
Birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
- AHÇI
-
-
[isim]
Bakınız aşçı
-
[isim]
Bakınız aşçı
- ŞERH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Açma, ayırma
-
Bir anlatım veya kitabı açıklama, yorumlama
-
Bir şeyi açıklamak amacıyla yazılmış kitap
-
Açık ve ayrıntılı anlatma
-
[isim]
Açma, ayırma