İçinde du olan 6 harfli 40 kelime var. İçerisinde DU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında du olan kelimeler listesine ya da Sonu du ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BEDDUA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, ilenme, ilenç, kargış
    • "Şaban da elinde olmaksızın çocuktan söz ederken kendi karısına beddua ediyordu." (Halide Edip Adıvar)

DURMAK

  1. [nsz] Hareketsiz durumda olmak
    • "Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Dur! Bu işi ben yaparım. Durun hele, bakalım ne olacak!"
    • "Gayri bana dur durak yok... Muhasebe müdürü ... çalışmamdan hoşnut değilmiş." (Tarık Dursun K)
  2. İşlemez olmak, çalışmamak
    • "Bileğimdeki saat durmuş." (Aka Gündüz)
  3. Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek
    • "Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim." (Necati Cumalı)
  4. Dinmek, kesilmek
    • "Yağmur durdu."
  5. Varlığını sürdürmek
    • "Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor."
  6. Var olmak
    • "Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?"
  7. Beklemek, dikilmek
    • "Oturacak değil, ayakta duracak yer yok." (Reşat Nuri Güntekin)
  8. Yaşamak
    • "Anneannen duruyor mu?"
  9. Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak
    • "Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?"
  10. Kalmak
    • "Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış!" (Mahmut Yesari)
  11. Bir yerde olmak veya bulunmak
    • "Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu." (Tarık Buğra)
  12. Belli bir durumda, bir görevde bulunmak
    • "Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum." (Haldun Taner)
  13. Ara vermek
    • "Sabahtan beri hiç durmadım."
  14. Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek
  15. [yardımcı fiil] Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi

DUŞSUZ
...
BERDUŞ

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Başıboş, serseri kimse
    • "Serseriler, berduşlar, kopuklar başlarını masalara dayayarak sabahlar burada." (Salâh Birsel)
  2. [sıfat] Pis, bozuk, bakımsız
    • "Bir büyük mü büyük hangar, bir dağınık berduş yatak..." (Çetin Altan)

MAHDUT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Çevrilmiş, sınırlanmış
  2. Sayısı belli olan, sayılı, az
    • "Hükûmetler mahdut bir zaman içinde yaşar." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Dar, basit
    • "Heyhat, dedi, siz de mahdut fikirli bir muharrirmişsiniz!" (Ömer Seyfettin)

DUBLAJ

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Seslendirme
  2. Yabancı dildeki filmlerin başka bir dile çevrilmesi işi
    • "Bazı kere bana hani film Türkçeleştirirler ya, dublaj mıdır nedir, öyle bir şey yapıyormuşum gibime geliyor." (Sait Faik Abasıyanık)

DUMAĞI

  1. [isim] Nezle

DUTLUK

  1. [isim] Dut ağaçlarının çok olduğu yer, dut bahçesi

ODUNLU
...
DUYSAL

  1. [sıfat] Duyuyla alınan

DUYMAK

  1. [-i] Bilgi almak, öğrenmek, haber almak
    • "Yaptıklarını duydum."
  2. İşitmek, ses almak
    • "Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek
    • "Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  4. Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek
    • "Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum."
  5. [nsz] Bir ruh durumu içine girmek
    • "Hakiki bedbahtlar, sefaletlerini birdenbire açığa vurmaktan utanç duyarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. [nsz] Sezmek, fark etmek, hissetmek
    • "Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun." (Hüseyin Cahit Yalçın)

DUYURU

  1. [isim] Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons

MAĞDUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Haksızlığa uğramış (kimse), kıygın
    • "Efendiler, asırlardır şarkta mağdur ve mazlum olan milletimiz..." (Atatürk)

ANADUT

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç

SARDUN

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Balıkçıların kullandığı bir tür halat

DULLUK

  1. [isim] Dul olma durumu

MORDUT
...
UYDUCU
...
DUBARA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de iki benekli yüzünün üste gelmesi
  2. Oyun, hile, aldatmaca, düzen
    • "İnanma kızım, bu hastalıkta bir dubara var." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

URDUCA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü