İçinde n olan 4 harfli 328 kelime var. İçerisinde N harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında n harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu n harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- GANG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde
-
Maden cevher damarının işletilemeyen değersiz bölümü
-
[isim]
Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde
- NAME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mektup
-
[isim]
Mektup
- ANTİ
- ...
- KENE
-
-
[isim]
Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga
-
[isim]
Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga
- NOTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret
- "Saz sesleri bazen aynı notaları, ruhumuza mıhlanmak istenen bir altın çiviye vurulan darbeler gibi tekrar ederdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Bir devletin başka bir devlete politik sorunlarla ilgili olarak yolladığı uyarı yazısı, muhtıra
- "Bu notaya verdiğim kısa bir cevapta, Mudanya Konferansını kabul ettiğimi bildirdim." (Atatürk)
-
[isim]
Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret
- İNŞA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- "Köprü inşası."
-
Düz yazı veya şiir kaleme alma, yazıya dökme
-
Düz yazı
-
[isim]
Yapı kurma, yapı yapma, kurma
- NİTE
-
-
[zarf]
Nasıl, niçin
-
[zarf]
Nasıl, niçin
- SAHN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Avlu
-
Cami, medrese ve kiliselerde umumun toplanmasına mahsus üstü kubbeli, örtülü yer
-
[isim]
Avlu
- ÇİNİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- "Bizi sarar bir sülüs yazı görsek duvarda / Bize heyecan verir bir parça yeşil çini." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[sıfat]
Sırlı ve süslü, pişmiş balçıktan yapılmış olan
- "Çini sobayı gürültü etmemeye çalışarak yakardı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle bezeli, pişmiş, balçık levha, fayans
- MİNK
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Vizon
-
[isim]
Vizon
- OZON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit element (O3)
-
[isim]
Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit element (O3)
- ANÜS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
-
[isim]
Sindirim sisteminin sonunda bulunan ve dışkının atılmasına yarayan çıkış deliği, makat, şerç
- GENÇ
-
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- "Genç kızı bir gece pencerede görmüştü." (Haldun Taner)
-
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
- "Genç ağaç. Genç at."
-
Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç
-
Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy
-
Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan
- "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." (Burhan Felek)
-
[sıfat]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- JANT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit
-
[isim]
Taşıtlarda, lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit
- ÖDÜN
-
-
[isim]
Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
- "Kalabalığa verilen her ödün, verenleri kendi benliğinden, kişiliğinden uzaklaştırıyor." (Necati Cumalı)
- "Yaşamı boyunca ekmek parası yüzünden olmayacak ödünler verdi." (Haldun Taner)
-
[isim]
Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme, ödünleme, ivaz, taviz
- İKNA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- "Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Mektubu sırf Saffet'in saadeti için gönderdiğine kendi vicdanını ikna etmek mecburiyetini hissediyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma
- ÖĞÜN
-
-
[isim]
Kez, defa
-
Yemek vakti
- "Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile.." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir vakitlik yemek
-
[isim]
Kez, defa
- UZUN
-
-
[sıfat]
İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
- "Pek canım istiyor, uzun etme!" (Peyami Safa)
- "Uzun lafın kısası, eleştirmeci okuyucuya faydalı, edebiyata faydalı bir yazıcıdır." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Başlangıcı ile bitimi arasında fazla zaman aralığı olan, çok süren
- "Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece." (Âşık Veysel)
-
[zarf]
Ayrıntılı, derinlemesine
- "Uzun düşündüğünü unuttuğu ve düşüncelerinin yönünü kaybettiği bir anda yemeğe çağırdılar." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
- AÇAN
-
-
[isim]
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı
-
[isim]
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı
- DANS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks
- "Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur." (Peyami Safa)
- "Demin tek başına dans ederek yaptığım soytarılıklardan utanıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks